Yalnızlık ile boğuştuğum delicesine vuruştuğum senin gözlerinde daha kara bir gecede geldi kaybetme korkusu kapıma…
Umutsuzluk karamsarlık umursamazlık ve gamsızlığı yolladı bu korku arabuluculuk yapmak için. Üstüme saldı hepsini üstüme saldı sonra kendisi zevk sefaya daldı. Benden de alacağını aldı. Tüm senin ile ilgili hayallerimi çaldı. Çaresizdim. Bir o kadar da umutsuz korku kapımdan içeri girmişti bir kere bunun adına kaybetme korkusu diyorlardı. Ölümden korkmadığım halde gözümle gördüğüm hiçbir şeyden korkmadığım halde korkuyordum bundan. Çünkü seni kaybetme korkusu göz ile görülmüyor sadece yürek ile hissediliyordu.
Artık karamsar bir o kadar da durgun ve son sürat acılara vurdun sigara üstüne sigara eklediğim bir sigara yakmak için ağzımdakinin bitmesini beklediğim sonra tekrar közü köz ile eklediğim sigaralarım şahitti.
Bu korkuya. Doktorlar paronayak semptomlar diye başlamıştı yeşil devrim belgesi niteliğindeki ellerinde reçete koçanlarına ve sürekli sakinleştirici yazıyorlardı bana… Tüm sakinleştiricileri içiyordum bazılarını da ikişer üçer içiyordum. Çünkü ne kadar çabuk bitirirsem kahrolasıca ilaç kutusunu o kadar hızlı kurtulabileceğime inanıyordum seni kaybetme korkusundan…
Fakat bir sorun vardı. Ne zaman ne kadar nasıl içersem içeyim. Bir türlü geçmiyordu korkularım. Bu yüzden senden ayrılmam gerektiğini düşünüyordum ama kaybetmeye korktuğum halde nasıl ayrılabilirdim ki senden.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta