Seni Gördüm Çiçekte

Osman Arslan Gamlıoğlu
24

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Seni Gördüm Çiçekte

SENİ GÖRDÜM ÇİÇEKTE
Sevgili Resulüme...
Seni gördüm çiçekte, gülde seni kokladım.
Ben senin sevdan ile bir ömür sayıkladım.

Şu bahar çiçekleri, senden almış rengini,
Kainat senin için kurmuştur ahengini.

Senin için süslenir, nisanda dağlar taşlar,
Aşkın ile ötüşür, yuvada yavru kuşlar.

Geleceksin sen diye, renk renk açar çiçekler,
Geleceksin sen diye, yürür börtü böcekler.

Sen nurların ilkisin, nebilerin son mührü,
Mücadelen boğacak, karanlığı ve küfrü.

Köle idi insanlar, itilip kakılırdı,
Servet zulüm aracı, adalet satılırdı.

Gam doluydu yürekler, huzuru özlüyordu,
Mutluluk getirecek, yıldızı gözlüyordu.

Ağlarken mağarada, insanlığın haline,
Müjde ile yürüdün, ses verdin ahaline.

Hira Dağı şerefle kaldırınca başını,
Müşrikler öfke ile çatmışlardı kaşını.

Sen ey! Yetim Muhammed, sen neler söylüyorsun,
Sen bizim Tanrıları inkar mı eyliyorsun?

Ama çöller susuzdu, hasretti rahmetine,
Diri diri gömülen kızlar, merhametine.

Vazgeç dediler önce, Mekke’nin Melikleri,
Mal verelim, baş olsun bu ise dilekleri.
./….

Bir elime güneşi, bir elime ay versen,
Geçmem ben bu davadan, altından saray versen.

Allahın vaadi var, nurun tamamlayacak,
Göller buyur edecek, dağlar selamlayacak.

Cebrail lisanında, yüklendiğin yük ağır,
Ne kadar anlatsan da, gözler kör, kulak sağır.

Bir amcan korur iken, öbürü kin kusmuştu,
Ebu Talip ölünce, Mekke şehri susmuştu.

Uyanınca Medine, gelsin dedi Muhammed,
Amine’den yadigar, sevdiğimiz Can Ahmed.

Seni şerden sakınmak, yanık bir çöle düştü,
Güvercin masumluğu, sessizce dile düştü.

İz süren bedevinin işmarı, yele kandı,
İnkarcılar beyninde, örümcek tele kondu.

Medine bayram yeri, aşka çarpar yürekler.
Buğulu gözler o gün, Resul yolunu bekler.

Kucaklaşıp seninle, şereflendi imanla,
Yürekler dirilişi, yaşadılar Furkan’la.

Bir kavga ki Bedirde, karanlık zulmü boğdu,
Kızgın kumlar üstüne, Bedir’in nuru doğdu.

Zafer Hakk’ın ve Hakk’a inananların dendi,
Bir avuç inanmışın, imanı küfrü yendi.

Uhud’da meleklerle, müminler kol kolaydı,
Okçuların ganimet sevdası olmasaydı.

Uymadılar emrine, dünya metaı için,
Zafere giden yolda, değişti şekil biçim
../…
Dişini kıran oka, siper olmak isterdim,
Uğrunda şehit düşen, nefer olmak isterdim.

Bir haber geldi sana, son darbe vurulacak,
Körpe İslam Devleti, doğmadan boğulacak.

Medine etrafına hendekler kazılmalı,
İslam’ın tarihine, destanlar yazılmalı.

Müslümanlar aç, susuz, kazıyorken çukurlar,
Çıkan bir kaya var ki; sahabeyi çok zorlar.

Resul elinde balyoz, o kayayı un eder,
Gözleri parlayarak, Kostantin yıkıldı der.

Sahabe şaşkın şaşkın, birbirine bakarken,
Göklerden kutlu ilham, gönüllere akarken.

Şu Altay Dağları’nda, Fatihler mi gördüydün?
Cengaver bir millete, ruhundan mı verdiydin?

Arabistan çölleri, nurunla hayat bulur,
Bedevi bir toplumda, köklü inkılap olur.

Saadet devri denir, yaşadığın devre can,
Sen akla geleceksin, huzur denildiği an.

İman ile yeşeren, ümitler coşar iken,
Bu ümit orduları, kıtalar aşar iken.

Oğuz eli toz duman, çılgına döndü birden,
Ötüken yaylasında, oynadı yer yerinden.

Yafes’in torunları, at üstünde yel gibi,
Sanki sana geldiler, hasretinle sel gibi.

Tanıştılar nurunla, Talas’taki uğraşta,
Saltuk Buğra secdeye kapanıyor en başta.
./..
Getirdiğin kitabın hikmetiyle dolayım,
O kutsal değerlerin mihmandarı olayım.

Kana, kana içmeye, billur bir kaynak buldum,
Resul’ün bayrağına, bayraktar millet oldum.

Alperenler ruhunda, koptu büyük fırtına,
Fetihlerle şenlendi, Akdeniz, mavi Tuna.

Yüklendiğim davanla, uykuyu yitirdim ben,
Durmadan, dinlenmeden, sevdanı götürdüm ben.

Küfre kılıç sallarken, yanımdaydın sen benim,
Hayatımda, canımda, kanımdaydın sen benim.

Alparslan’ın sırtına giydiği kefendesin,
Ertuğrul çadırında, Osman’ımla bendesin.

Malazgirt’te açtığım, bayrağın davası Yar,
İstanbul’u fetheden, ruhumun manası Yar.

Ben seninle oldukça, uyku bana ar gelir,
Yavuz’u sıkar dünya, gözlerine dar gelir.

Çağlara hükmettiğim irademin kudreti,
Tarihe yazdırdığım, zaferlerin hikmeti.

Uğrunda akıttığım, kanıma düşen hilal,
Şerefim, şanım olup, kıtalar aşan hilal.

Yedi derya üstüne demirledim adını,
Ak köpüklü denizler, yapacaklar yadını.

Yüreğimin ağıtlar yakışında sen varsın,
Şehitlerin semaya, bakışında sen varsın.

Tarihi deştikçe ben, toprağa düştükçe ben,
Adın silinmeyecek, benim geçtiğim yerden.
./.

Bugün perişan halim senden uzak kalmamdır,
Zalimlerle bir olup, zulme ortak olmamdır.

Boynumu kıvırdılar, serseme dönmüşüm ben,
Dünyalık korkularla, sindikçe sinmişim ben.

Ey Resul-ü Kibriya, yaşadığım zaman zor,
Hakk davası elimde, tutuyorum sanki kor.

Kendi öz vatanımda, kimsesiz kala kaldım,
Mezarımı kazdılar, bir tahta sala kaldım.

Aşkınla çağlayacak, gözyaşımı ver bana,
Ardından yürüyeyim öz başımı ver bana.

Ümmetin hayat bulsun, arı, duru imanla,
Yeniden keşfedeyim, seni Yüce Kur’an’la.

Bir inkılap yaşat ki ölüden diri çıksın,
Kaybolan değerlerim, dirilsin geri çıksın.

Geri gelsin özlenen tarihlerim çağlarım,
O muhteşem günlerin, hasretiyle ağlarım.

Yıllar var örselenmiş, onurum geri gelsin,
Cihanı aydınlatan, O nurum geri gelsin.

Sarılıp sünnetine, Hakk’tan alıp ilhamı,
Yine ben vermeliyim, bu aleme nizamı.

Seni gördüm çiçekte, çırpınırken kelebek,
Seninle saadet devri, yine dönüp gelecek.

İlahımın Habibi, izinden gideceğim,
Aşkınla yana, yana, davanı güdeceğim.

Osman ARSLAN
(GAMLIOĞLU)

Osman Arslan Gamlıoğlu
Kayıt Tarihi : 11.1.2011 22:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Osman Arslan Gamlıoğlu