Ruhuma çok ağır geldiğin gecelerim var benim bu günlerde. Özlemleri, şüpheleri beslediğim, içimi kemiren bir zan’ın düştüğü geceler. Kefemde biriken sorularım, bunlara bu güne kadar kendimin verdiği havada asılı kalan cevaplarım var. Geceden daha kara kuşlar, dolanıyor göz bebeklerimde. Senin yüzünü düşlüyorum, siliniveriyor. Sesin, yüzün, kokun, sen, silineceksiniz hatırımdan diye korkuyorum. Ben seni sevdim seveli, bekleyerek yaşıyorum. Yorgunluğuma bakmadan beni bu sevdanın içine çekip alışına kızıyorum bazen. Kızıyorum, bağırıyorum kendi kendime. Kavgalarımı sana duyurmadan bitiriyorum. Yollarda da sensiz yürüyorum.
Yerine koyuyorum kendimi, boğuluyorum. Seni kendi yerime koymaya çalışıyorum, seni koparamıyorum oradan. Nasıl bir kuvvet bu, nasıl bir kader? Keşke! “Keşke gelsen” diyorum. Keşkeler başlayınca, biliyorum ki ardından pişmanlıklar gelir. Ben sana gelemediğim için, elinden tutamadığım için yüreğim acımaya başlıyor. Akıyor gözlerim yanaklarımdan sana doğru. Damla damla dalıyorum sana…
İncineceksin diye sana dokunmaya kıyamıyorken ben, hayatın zulmüne kızıyorum. Ben kovalıyorum, gidip buluyor bir köşeden sessizce seni. Kendi zulümlerimi eziyorum ayaklarımla. Bulutlara basa basa gezelim istiyorum mavilerin üzerinde. Her noktamda sen ol istiyorum. Bu, özlemi karabasanlaştıran kara geceler, gitsin istiyorum. Gitsin de; geceme de, gündüzüme de sen dol istiyorum. Seni, sadece kendime istiyorum. Özlem dağlarının ardındaki diyardan gelen sevgili… Masalımın başı, rüyalarımın sonuncusu, sevdiğim, göz nurum, ruhum… Öyle bir deryada seviyorum ki seni, gözlerimden başka bir yerden okumayacağın bir masal bu. Gel, oku! Ben de dinleyeyim seni, senden. Seni duymayalı o kadar çok oldu ki!
Seni duymayalı, koklamayalı o kadar çok oldu ki! Unuturum diye korkuyorum. İçime kazıdığım resmine bakıyorum açıp. Kara geceleri böyle kovalıyorum üzerimden. Karabasanlara da senin sevdiğin şarkıları dinletiyorum. Fondaki ses, çok tanıdık. Sen! Her şey sana çıkarken, ben özleminin ortasında kimsesiz kalıyorum. Sen çepeçevre beni sarmışken, sensiz kalıyorum. Seni hangi anıma çizmedim diye düşünüyorum. Eksik kalan ne, senden mi yoksa benden mi koptu/kopamadı bir şeyler? Of! Hala mı uzaktasın sevgili? Oysa ben, hep aynı pencerede bekliyorum seni…
Funda KocaevliKayıt Tarihi : 29.10.2009 01:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
29/10/2009 Çok eksik kalıyorum sensiz, bu gece daha çok çöktü içime yokluğun....

BENCE TÜM ANLATIMLAR BU CÜMLEYE ÇIKIYOR....
Keşkelerle geçen uzun bir ömrün bir gününün sonunda göz kapaklarına uykular düşer…
Baş yorgun bir hızla yastığa gömüldüğünde, göz kapaklarının biri açık, diğeri kapanma çabalarındayken, gözler kısılır ve yürek ritimleri farkındasızlıkla düşer...
Gözlerin biri rüyalarla yüzerken diğeri, keşkeleri unutma düşüncesindedir…
Ve
rüyalar mutlu sonlarla aşkla elele iken, güneş sabah ışıklarını camlardan sızdırarak beden üzerine serer… İŞTE İLK CÜMLENİN ÇIKTIĞI YOKUŞ...
MUSTAFA YILMAZ
ant+10
... Mükemmel bir hikaye... Tebrikler.
§§ Gülüm Maci §§
Duygular harika yansımış esere,yüreğinize sağlık,zevkle ve beğeni ile okudum.Saygılar efendim...
yoruluyorum...
bir çocuk tutuyor ellerimden,
ışık ışık sana geliyorum...
gündüzlüyorum...
saygılar yüreğinize ve kaleminize...
TÜM YORUMLAR (6)