Seni Düsünürken Şiiri - Hüseyin Arslan 3

Hüseyin Arslan 3
116

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Seni Düsünürken

Seni Düşünürken

Seni düşünmek, başlı başına bir sanat. İcra edilen bir müziğin notalardan sese dönüşmesi gibi. Beni alır içimde ki benliğimden uzaklaştırarak enginlere götürür. Bana sormadan.

Nefesim gibi seni alırım, vermem, ucar gidersin diye korkudan. Seni düşünürken hissettiğim o hoş kokulu ıhlamur aroması dolar içime… Rüzgar senin kokunu getirir leylak ağacının mayıs çiçeğinden, iğdesinden… Tatlı bir telaştır içimi sallayan gerilim. Bir tepenin en doruk noktasındaki rüzgar olurum serin serin ve püfür püfür esmek, kokularımı kokularına karıştırmak için. Gökyüzünde mavi bulutlarla sararım damla damla sana yağmak için. Seni düşünürken göğün en yüksek katlarına çıkarım birden senin önüne düşmek için. Arşa degerim anlımla o alımlı, candan beni yakan bakışlarına yem olmak için. Canım Benim, seni düşünmek sadece bu mu? Elbette hayır! Seni düşünmek kendimden geçmem demektir sensizliği aşmak için.

Bazen sakin bir denizin uçsuz bucaksız maviliklerinde dalga olurum kıyılarına vuran. Kumsalda kalan. Ayak izlerinde kayıp olup giden. Seni düşünürken, seni yazarım. Yanlızca düşüncelerimde seni anlatırım kendime ben. Binbir simanla… Hafiften bir heycanla yola çıkar ve doruklara tırmanırım heyecanı bilgisayarın başında, koltuğun gıcırdamasında seni hissederim, seni düşünürken. Yıkılırım bir sarhos gibi… Bu yüzden şu anda da koltukta doğru bir şekilde oturmuyorum. Dengelerimi pozitif anlamda kaybediyorum. Sana ruh halimi içimden otosansürsüz bir şekilde yazarken. Caanım Benim, bu sana aktardığım bininci yazı veya birinci yazı olsa da önemli değil, önemli olan hissettiğim heyecan.

Seni düşünürken, ben kendinmen arınıyorum. Hatta kendimden kaçıyor ve sana sığınıyorum. Bunu özellikle bilmeni ve anlamanı rica ediyorum senden özel olarak. Seni düşünmek özel bir özellik olduğu için. Ben toplumsal mücadeleyi hem kendi çekirdeğinde, hem çevresin de, hem içinde yaşadığı toplumda etrafına meydan okuyan bir tarzda yaşarken ve yazarken ve bunun için her türlü kişisel sınırları zorlarken, kendimi her şeye hatta ölüme bile hazır tutarken, beni sadece bir şey değistiriyor. O da seni düşünürken giyindiğim elbise, ruh halime verdiğin o meden yumuşaklık…

Seni düşünürken ruhumun bu kadar yumuşak bir gerginliğe girmesi, seni çok istediğim için, seni çok sevdiğim için, seni kırmak isteğinin kesinlikle ruhumdan uzaklaşmış olması, bıkkınlıktan ve çekinmeden, acıdan ve sızılardan sıyrılmış olarak arı bir biçimde sana varmak isteyişimdendir. Bunu ben de çözemiyorum Caanım Benim, benim akıllı ve güzel kadınım… Eğer seni düşünürken bu kadar heyecanlanıyorsam, sana dokunurken, sarılırken, okşarken, seninle konuşurken, seni öperken, kimbilir nasıl bir kalp çarpıntısıyla yüreğimde bir deprem fırtınası kopacaktır. Ya da o yürek duracaktır senin tenefüs ettiğin havayla yeniden hayata kollarında dönmek için. O halde, seni düşünürken, kalbimin durduğunu söylersem bunun kesinlikle bir abartı olmadığını anlamanı istiyorum Caanım benim.

Seni düşünürken, dağlar, ormanlar, yollar, trenler, tramvaylar, otobüsler, çimenlikler, parklar, evler, … vs. gerçekten gözüme senin o güzel varlığından birer parça olarak bütünleşen tümler oluyorlar. Bu esnada çok nadir olsada yanlızlaşıyorum, bazen kalabalıklaşıyorum, bazen çıraklaşıyorum, bazen kalfalaşıyorum ve bazen de ustalaşıyorum. Evre evre evrimleşiyorum, üst üste katmanlar yığarak yığılıyorum, çoğalıyorum. Seni düşünürken büyüyorum, kendimden on bin kat daha fazla bir şekilde hacim hacim genişleyerek… Yaşadıklarım, anılarım, okuduklarım koca koca kitaplar dolduracak kadar envai renklerle dolduruyorlar ruhumu. Çaresiz kaldığım hiç bir an yoktur seni düşünürken. Hissettiklerim, yine bir noktaya, senin olduğun noktaya kilitlenmiş gözlerimle seni düşünmeğe mahkum ediyor beni… Kilitliyorum kendimi, kendimden içerideki senlere… Ruhumu, bedenimi, varlığımı, birliğimi, dirliğimi hep yeniden sana mahkum ediyorum… Severerek, sevinerek, isteyerek, güle oynaya, içten gelen bir mutlulukla…

Ve yine binlerce kez vurguluyorum ve de vurgulayacağım gibi, biliyorum ki, bir tek seni düşünürken, gerçekten yaşıyorum, bir tek senin varlığınla kendimi yeniden var edebilmenin kaygısız bir şekilde kendimi hayatın akışına bırakabiliyorum. Gonca dudaklı, gamze yanaklı güzel Kadınım. Dilimden damağımdan yok olup gitmeyecek bir türkü, benliğimi santim santim saran, ilhak eden, bedenime hücum eden, bir sevginin, yüce bir aşkın kelimelerin kifayetsiz kalışıyla tarifi yapılmayan, yapılamayan, anlatılmayan, anlatılamayan halidir seni sevmek, seni düşünürken yaşamak. Bana bu ruh halini itham ediyor. Beni anlıyorsun değil mi? Caanım Benim!

Bildiğin gibi, adı ne olursa olsun! Ya da işte böyle bu ruh haliyle ve halk deyimiyle: Her ne hal ise, işte öyle! Seni düşünürken! Yüreğimde hissettiklerim bambaşka bir duygu, tenim bambaşka bir renk. Kişiliğim, sahip olduğum düşüncelerim, aynı insandan başka bir hüseyinleşmenin mevcudiyeti hasıl oluyor velhasıl! Bu bendeki, anlatılması çok zor, ya da imkansız bir ruh hali! Çünkü söz konusu Sen olunca, ne yaptığımı, ne hissettiğimi, ne yediğimi, nasıl uyuduğumu, nasıl uyandığımı, nasıl bir kitap okuduğumu, nasıl yürüdüğümü, nasıl olduğumu analiz edemiyorum ben. Bebeğim Benim.

Çünkü ben, hep ve yanlız, sadece ve yanlız seni düşünüyorum. Zaman zaman değil, bütün zaman. Hatta her saniye, saniyelerin kesiri olan saliselerde, anlarda yanlızca ve yürekten seni düşünüyorum. Çünkü ben, uzayın, uzayıp giden boşluğunda sende kayboluyorum yeniden var olmak için. Seni düşünürken, emekliyorum, adımlıyorum, yürüyorum ve sana geliyorum. Seni düşünmek demek, yaşamak demektir. O halde ben Bahriyemi düşünüyorum ve yaşıyorum. Caanım Benim ve sana her saniye yeniden sarsılmaz bir yürekle daha çok bağlanarak aşık oluyorum. Seni düşünerek ve severek…

Frankfurt am Main, van 02.05.2014. Saat 22:40‘da

Hüseyin Arslan 3
Kayıt Tarihi : 30.4.2020 00:44:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hüseyin Arslan 3