Zincir boşluklarının arasında
Bir ağacın altına uzanan
İhtiyar bir zâtın hüznüyle
Özlüyorum seni.
Sokak lambaları dün geceden söndürülmüş
Şaşkınım!
Fakat kendimi kendimde sanıyorum.
Annem pencereden bakıyor
Burada gün geçiyor
Yansıyor özlemin
Seni çok özlüyorum.
Akşam oluyor bu asfaltta
Bu asfalt üzerinde rüzgar
Gözlerimi yakıyor.
Süpürge otunun sert izleri
Kıymık kıymık etmiş kendini
Fırçalanmış bu asfalt
Ben ismini bulamıyorum.
Kalp başka evde
Koynum başka yerde yatıyor
Kapıyı hep kilitliyorum.
Ellerim bacaklarımın arasında
Ben üşüyorum
Annem biraz daha yaşlanıyor
Ben yine çok üzülüyorum.
Ellerim yine aynı musluğun altında
Ensemi ıslatıyorum
Saçımı ıslatıyorum
Yüzümü ıslatıyorum
Babam gibi öksürüyorum.
Gözümden dökülen yaşlar
Suyun üzerinde bir yağ izi gibi çıkı veriyor
Su donuyor ben donuyorum.
Şimdi ben zincir boşluklarının arasında
Bir ağacın altına uzanan
İhtiyar bir zâtın hüznüyle
Bu şiiri ne yapacağımı bilemiyorum
Seni çok özlüyorum.
?
Ölüm geldiği an kelimeler takılır boğazına
Toprağa ilk kez böylesine misafir olur ellerin
İşte o an kimin hangi duyguları yaşadığını bilemez İnsan!
Gökyüzünü unuttuğun o vakit
Galiba en büyük korkumuzda bu olur
Kısa ama öz olan hoşça kal sözcüğünün
Bu kadar iç acıtıcı olduğunu
Ölümü gördüğün an yaşarsın.
Allah var
Rahmet var
Cennet var
Hoşça kal yiğidim.
Kayıt Tarihi : 11.5.2014 23:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İbrahim Çalıkoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/05/11/seni-cok-ozluyorum-31.jpg)