Bülbülü bekleyen güllerin hası.
Bel verir, dallar seni çağırır.
Gök yaprakta titreyen su damlası.
Renk verir allar seni çağırır.
Dilime pelesenk etsem adını;
Derler ki, “boşa arama o kadını.
İnsafsızın bulamazsın tadını”;
Tadı bilen diller seni çağırır.
Postadan çıktı açık bir mektup;
“Gelme! ” diyorsun. Olanları unutup;
Pamuk gibi beyaz elinden tutup;
Dolaştığım iller seni çağırır.
Arı olsam petek, bal yaparım.
Önce Tanrı, sonra sana taparım.
Belki, ölünce defteri kaparım.
Mezara giden sallar seni çağırır
Tapılacak kadın! Tapsam değer!
Bu güzellik için alemler baş eğer.
Kıymetin bilinir, bilen varsa eğer.
Susamış gönüller seni çağırır.
Sana döktüğüm güzel sözlere bak.
İçine daldığın derin gözlere bak.
Yürekte alevlenen közlere bak
Gökte uçan küller seni çağırır.
Suya hasret toprak gibi tavında,
Bir ceylan peşinde, sürek avında,
Yapışkanı başınızdan savında,
Boşa akan döller seni çağırır.
Saçların lüle lüle, tel tel olur.
Bir derin nefes alsam yel olur
Gözlerimden yaşlar akar sel olur
Serin akan seller seni çağırır.
Gönül bahçemde bin çeşit gül açar.
Bülbül figan eder, kalırsa naçar.
Yollar uzar gider, yar benden kaçar.
Geçtiğimiz yollar seni çağırır.
Kuşlar gibi bir çift kanat taksam!
Gönül kapına gelip içeri baksam!
Kırık sazımla türküler yaksam!
Mızrap vursa, teller seni çağırır.
Beni o yarin sarı saçlarına asın.
Derimi yüzüp, içine saman basın.
Mahşere kalsın, tutmayın yasın.
Hasret çeken kollar seni çağırır.
Halden anlamayan yarı neyleyim.
Yürekten gelmeyen zarı neyleyim.
Sensiz geçen kışı, baharı neyleyim.
Bin perişan haller seni çağırır
Emin’im, ne söylesem boş değil.
Bildiğini okursun, ama hoş değil.
Aşktan döner başım, sarhoş değil.
Dua eden eller seni çağırır.
Kayıt Tarihi : 20.3.2003 16:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!