Yetmiş yıldır Atatük'ü bu Milletten sakladılar
Üzerine fatihayı da bunlar yasakladılar
Saklandılar arkasına hertürlü herze yiyerek
Onu koruyoruz derken kirlerini pakladılar
Yalancılar, yalakalar tuttu köşe başlarını
Suçu Müslümana yıkıp hıyaneti akladılar
Farmasonlar, siyonistler cırıt attı yıllar boyu
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Yüreğine gönlüne sağlık üstadım ne kadar marksist bilmem ne ist varsa Atatürkçü geçiniyor.Gerçek Atatürkçüleri bilmek gerçekten zor.Hem Atatürkü bilmeli hemde hakkı bilmeliyiz her zaman.Allah tüm vatana hizmet eden gönül erlerinden razı olsun.
Allaha emanet olunuz saygı ile ümüt güngör
Çok yerinde tespitler Hocam. Zaten bu millet tarihini okumasın bilmesin, biz nasıl istersek onu bilsin diye dilimizi değiştirmedilermi. Şimdi dinimizdende soğutmak ve değiştirtmek istemiyorlarmı. Şükür ki millet uyanıyor ve herşey gün yüzüne çıkıyor artık.
Selam ve saygılarımla
aziz üsdadim saygı ve hürmetlerimi yolluyorum veda şiirini çok mükemmel buldum gönlüne emeğine sağlık.
Ataürkçü bir öğretmenden güzel bir Atatürk şiiri.. Öğretmenim kim bilir sizin ne güzel Atatürk şiirleriniz vardır yazılmış .. değil mi?... okumak gerekli teker teker.. saygılar sunuyorum...
Atatürk konusu Türkiye’de “ din ve vatan “ kavramlarında olduğu gibi temel istismar alanlarından biridir. Çok mâsumane şekilde onu anlamak ve tartışmak isteyenlere öyle hakaret ve taarruzlarda bulunuldu ki âdeta bir Atatürk düşmanlığının temelleri atılıp, sanki kasıtlı bir şekilde bu milleti yeni bir kamplaşmanın cephelerine sürdüler. Hâl böyle olunca da ne kadar iyi niyetle bir şeyler söylemeye ya da yazmaya kalksanız size vurulacak yaftalar sahte, satılık ve menfaatperest silâhşörler cephanelerinde hazır olarak beklediğini görüyorsunuz.
Atatürk istismarının en canlı örneklerini yine Atatürkçülük konusunda söz sâhibi olduğunu iddia eden ve öyle kabul edilen kişi, kurum ve sivil toplum derneklerindeki itiraflardan görüyoruz. Zaman Gazetesinin 7 Eylül 2008 tarihindeki bir haberi ve dolayısıyla bir itiraf çok dikkatimi çekti.
Aynen şöyleydi haber;
“ Eski Almanya-Recklinghausen ADD Başkanı Dr. Yüksel Cavlak, ADD'nin Atatürk'ün adını kullandığını söyledi. Cavlak, 'Açık konuşmak gerekirse, ona ve ilkelerine ihanet edildi. Ortada sadece çıplak bir Atatürk tümcesi kaldı.' özeleştirisinde bulundu.
Genel başkanları emekli Orgeneral Şener Eruygur'un darbecilik iddiası ile tutuklanmasının ardından Atatürkçü Düşünce Derneği'ndeki (ADD) kavga büyüyor. Eski Almanya-Recklinghausen ADD Başkanı Dr. Yüksel Cavlak, 'Asa Haber Dünyası' adlı internet sitesine ilginç bir yazı kaleme aldı. Halen İsviçre'deki Avrupa Düşünce Kulübü başkanı olan Dr. Cavlak'ın, 'Atatürkçülük İlkeleri Bölünmez Bir Bütündür Diyenlere!..' başlıklı yazısının konusu Atatürkçülerin bir araya gelememesiydi. Atatürkçülerin aralarında bir türlü anlaşamadıklarını belirten Dr. Cavlak, yazısında, 'Biliyorsunuz, Ankara'da Atatürk Araştırmaları Merkezi vardır. Onlar bile yıllardır araştıra araştıra, bir türlü bu bütünlüğün ana temelini, daha doğrusu şifresini bulamadılar.' cümlelerine yer verdi. Atatürk ilkelerini anlayamadığımız konusunun ulusal bayramlarda ve özellikle 10 Kasım'larda anlatıp durulduğunu söyleyen Dr. Cavlak, 'Mademki Atatürkçülük ilkeleri bölünmez bir bütündür, neden Atatürkçü düşünceyi ikiye, daha açıkçası üçe böldük?.. Atatürkçü Düşünce Derneği. Bu üç tümcenin başındaki Atatürk'ü aldık ve kişisel çıkarlarımız için kullandık. Daha da açık konuşmak gerekirse, ona ve ilkelerine ihanet edildi. Ortada sadece çıplak bir Atatürk tümcesi kaldı! Düşünceye gelince: Hem düşünür Atatürk hem de Atatürkçü düşünce bir kenara bırakıldı. Düşüncenin yerini, daha basit olan resimler, heykeller, büstler ve kalıplaşmış sözler aldı. Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, devrimcilik, laiklik gibi ilkeler düşünce dışı bırakıldı.' ifadelerini kullandı. Dr. Cavlak, bugün ADD'nin dernekçilikten öteye giden bir işlevinin kalmadığını sözlerine ekledi. “ (ZAMAN / 7 Eylül 2008 )
Son olarak, Can Dündar’ın yönettiği ve gündemde çok farklı boyutlarda tartışmalar başlatan ve çok daha da tartışılacak olan “ Mustafa “ filmi de bir başka örnektir.
Değerli üstad,
Herkes şunu bilmelidir ki, Atatürk; iyisi kötüsüyle, doğrusu yanlışı ile bizim tarihimizde yeri olan, iz bırakan bir liderdir. Kurtuluş savaşının en hassas ve keskin zekâ gerektiren anlarındaki isabetli kararları, asker ve toplum psikolojisindeki etkinliği ve siyasetteki başarısını kabul etmemek mümkün değildir. Ama, Türk tarihinin binlerce yıllık seyrinde hiç başka kimse yokmuş gibi düşünmek, âdeta tarihimizin başlangıcını insanlığın babası Âdem (a.s) gibi Atatürk’le başlatmak, hatta onu ilâhlaştırmak hem tarihimize hem de Atatürk’ e yapılan en büyük haksızlıktır.
Dedesini tanımayanların babalarını ne kadar tanıyabileceği konusunda ciddi endişeler taşıyorum. O gelmiş, yapacaklarını yapmış, söyleyeceklerini söylemiş ve vazifesini tamamlayıp istirahatgâhına çekilmiştir. Allah’la (cc) arasında olanlar ise sadece onu ilgilendirmektedir.
Hayat devam ediyor.Eğer bu millet yeni yeni komutanlar, devlet adamları, ilim adamları, siyasetçiler çıkaramaz ise sadece mirasyedi nesillerin yaptığı gibi “atı alan Üsküdar’ı geçerken “ dede ve babalarının servetleri ile kuru kuruya övünenlerin aymazlığına düşerler. Belki en doğrusu gerçek tarihin saklandığı gizli arşivlerin halka açılması ve adını hatırlayamadığım bir yazarın, bir programda attığı başlıkta dile getirdiği “Atatürk’ü özgür bırakın “ ifadesine benim de ilave ettiğim “Atatürk’ü ve beni özgür bırakın ! “ haykırışıdır.
Dünyadan ayrıldığı andan itibaren geçen yetmiş yılda yetmiş metre gidemeyen, başkalarının uzayı fethetme yarışına girdiği günümüz dünyasında bu ülke insanın hâlâ başındaki bir metre bezle uğraşıp, dilencilere reva görülmeyecek asgari ücrete ve çöpten ekmek toplamaya mahkum eden, beş cente muhtaç olduğunu utanmadan itiraf eden ama yeğenlerini, ailesini ve yandaşlarını hayal edilmeyecek zenginliklere eriştiren, demokrasiyi sadece kendi ve şahsî çıkarlarına kılıf olarak kullanıp kendilerinden başkasının bu haktan yararlanmaması için ihtilâl kanunlarına sarılan, hukuku siyasallaştıran, ilericilik ve çağdaşlaşmayı giyim-kuşam, tıraş, kravat ve mini etekte arayan ama beyinsel işlevleri ile bin yıl geriden gelen bu malûm zevatın Atatürkçü olması ve Atatürk’ü savunması ancak Atatürk’e hakaret olur ve yargılanmaları gerekir.
Ne acıdır ki vatan ve millet için her türlü çileye tâlip olanlar, dağlarda itle-köpekle uğraşanlar, geceler boyu uykusuz, istirahatsız sınırlarda ve sınırlar dışında canları pahasına bekçilik yapanlar ve bayrağa sarılıp gerdeğe girmeden toprağa girenlerin anaları ve bacıları nizamiye kapılarında ve birçok yerde hâlâ sefil edilmekte, onursuzlara ve vatan hainlerine bile reva görülmeyen muamelelerle itilip kakılmaktadır. Onlar ancak çıkarları için Atatürkçü olabilirler ve üstelik mürteciliği de başkaları için yafta olarak kullanırlar !
Ne din, ne vatan, ne Atatürk kişisel menfaat ve çıkarlar için kullanılacak bir kalkan değildir. Çetelere bakıyorsunuz hepsi Atatürkçü. Depremde çöken malzemesi çalınmış konutları yapan müteahhitlere bakıyorsunuz Atatürkçülüğü kimseye vermiyorlar. Gencecik kızlarımızı kötü yola düşürenler doğuştan Atatürkçü. Tefeci ve stokçu ofislerinde en büyük Atatürk portreleri. Daha dün Atatürk’e en çok dil uzatan altmışsekiz kuşağının en ateşli komünistleri Atatürk’ü yeniden keşfetmiş. Yüce divanda yargılananlar Atatürkçü. Yargı makamında olup rüşvet alırken yakalananlar Atatürkçü. Babasını dövüp öldürenler, anasını kesenler, çocuğunu yakanlar, gaspçılar, soyguncular, hırsızlar Atatürkçü. Fâili meçhul sanıkları Atatürkçü. Kısaca her haltı işleyenler için bir kale olmuş Atatürkçülük..
Yok ya!
Allah Allah!
Bu işler bu kadar ucuz mu?
Atatürkçülük bu ise ( ki ben inanmıyorum olduğuna ) ben hiç Atatürkçü olmadım ve inşallah bundan sonra da olmayacağım.
Bu milletin hırsızlardan, namussuzlardan, düzenbazlardan, sahtekârlardan, hayâlî ihracatçılardan dinleyeceği Atatürkçülük dersi yoktur.
Vatandaşlık, vatan, millet, bayrak, dürüstlük ve erdem dersi hiç yoktur !
Zevâl; kaleminizden, mâlâyânî; kelâmınızdan, kibir ve vesvese; kalbinizden, vesvas; iç ve dış âleminizden ırak olsun inşallah..
Yüreğinize sağlık üstad art niyetli insanlarda doğruyu anlayacak bir gün saygılarımla
Yüreğinize sağlık üstad art niyetli insanlarda doğruyu anlayacak bir gün saygılarımla
Dindarlara Atatürkçü olmak yasaklanmış birileri tarafından. Hatıralarınızı dört gözle bekliyoruz üstadım. Kutlarım.
Bu şiir ile ilgili 18 tane yorum bulunmakta