Dökülseydim sana, yağmur saçakları çürütürdü
Yanık ve isli bacaların eski kalburu olurdu vakit
Döküldükçe içime, mağrur ekseni çalardı saatlerin
Damlalarla savrulurdum kâinatın en paslı yerlerine
Sana dökülmek, nehirlerin izdüşümünü takip ederek
Savrulmaktı kıyım bir şafakta, yoksul bir meridyene
Dağları aşıp, kendinden taşarak yol aramak izbelerde
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla