Zaman sensizliği çok solluyor
Tam üç koca eylül geçti, koskoca üç asır
Önce Kars, Iğdır, Büyükkımılı
Önce bizim yediğimiz yemlik, evelik kuşebbeği
Önce yemeğimize giren erişte pilavı, ayran-aşı mercimekli
Sonra Lilipar bulağı, yayla yeşili unnuca
Sonra İstanbul, Taksim, Avcılar
işte sana geliyorum
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Devamını Oku
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
“ Zaman sensizliği çok solluyor
Tam üç koca eylül geçti, koskoca üç asır
Önce Kars, Iğdır, Büyükkımılı
Önce bizim yediğimiz yemlik, evelik kuşebbeği
Önce yemeğimize giren erişte pilavı, ayran-aşı mercimekli
Sonra Lilipar bulağı, yayla yeşili unnuca
Sonra İstanbul, Taksim, Avcılar
Sonra hiç bir zaman sevdiğine kavuşamayan Anadolu”
Şair, gurbette yaşarsa ne olur? Önce sevda ateşi onun da yüreğini basar, dayanılmaz olur. Pırıl pırıl, yürek işi şiirlere durur. Geçen üç yıl, üç yüz yıl gibi gelir ona. O, yaşadığı “Kars’ı, Iğdır’ı , Büyükkımıl’ı; özler. Sonra yedikleri yemlik, evelik kuşebbeği, erişte pilavı, ayran-aşı mercimekli, Lilipar bulağı, yayla yeşili unuca aklından çıkmaz.
Sonra bir yolculuk başlamıştır. İstanbul, Taksim, Avcılar derken Fransa’ya. Mevsimlerden şubattır. Oraya ulaşamamanın hüznü çökmüştür.
“ Zaman sensizliği seziyor
Demli bir çay bardakta
Bir paket maltepe
Bir sigara dudakta.”
İnsanın en doğal halleri,” yaşama tutkusu ve aşk” şiirde ne denli güzel işlenmiş: Yalın, içten ve doğal. Okuyanı sımsıcak çarpıyor. Sizi etkisi altına alıyor. Aslında şairin herhangi birini değil, aşkı özlediğini anlıyoruz. Çünkü aşk, insanın damarlarındaki kanı coşturan, en çok gereksinim duyulan, en doğal, en insan halidir. Onu yani aşkı yitirdiğinizde “Alnınızın yazısı acır,” sizi kanatır.
“Ve aşk
Sonra uyanıyorum
Alnımın yazısı acıyor
İftar vaktine yakın susar ya insan
Yokluğun o denli
Seni ölesiye özlüyorum
Öpüyorum ağzının kıyılarından.”
Nazım Hikmet’in bence en büyük başarısı Türkçeyi ustalıkla kullanması, doğal, içten ve özgün olmasıydı. Sevgili Özbek’ in özellikle son şiirlerinde de aynı doğallığı, içtenliği ve özgünlüğü görüyorum.
Kendisini içtenlikle kutluyorum. Şiir yolunun açık olduğu inancıyla başarılar diliyorum.
Şiirin ilk bölümünde yer ve mekan adresleri ile beraber kovanılan zaman keyfinin ipuçlarından sonra şairin üç koca eylül sonrasının duygularının geldiği o dayanılmaz özlem noktası. Etkileyici betimlemeler ile güçlendirilmiş şiirsel bir anlatım...
Kaleminize sağlık sayın Sevgili Özbek...
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta