Bir demir atma yalnızlığıdır kim bilir, o uzak ve derin sularımızdaki
O kanlı ırmaklarımızda saldığımız kâğıttan gemilerdir, düş taşıyan
Minik avuçlarımızdaki iniltili çakıl taşları gibi kendi ahdımızın ışımasıdır
Kim bilir, belki de en yaşanası ve destansı aşkların hicaz mührüdür
Yalınayak yürüdüğümüz düş bahçelerinde, yüreğimizde taşıdığımız yağız aşklardır
Ezgin göğsümüzdeki korkularımızı astığımız ibrişim düğmeli sevda mintanıdır
O çimdikle kendimize döndüğümüz düş sağanaklarında yaralı hayvanlar gibi kükremektir birbirimize
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla