Yeryüzüne bırakılmış kuru
yapraklar gibi, seni düşünerek
başlıyorum geceye.
Profesyonel'ce hazırlanmış sabote
bir yalnızlık bu.
Sensizliğin üzerine aralanır kirpik
uçlarım.
Sana dair hep yeni bir gün, yeni
bir başlangıç olurum.
Ahizeyi'de senin için kaldırmadım,
senden başka kimseye ayıracak
zamanım, başka dilde konuşacak
vaktim yok.
Nasıl'da çocuklaştı yine seni
anlatan yanım.
Seni anlatan demişken !
Bir çok şey vardı bana seni hatırlatan.
İyi ihtimalle geberecek olmayı
bile gülerek düşündüğüm.
Gözlerinde yer bulma çabasına
aldanmış gönüllü bi aşık gibi.
Sen, sırılsıklam geçiyordun
yüzümdeki çizgilerden.
Sen diyordum bütün kavuşamayanlara.
Bir geçit bulamıyordum sana.
Kendimden başka herkesi affetmek
zorunda olduğum kalbim'se,
anlayışsız ve soğuk.
Ve yine biliyorum'ki !
Kafamın içinde yer bulmuş bu
karışıklıklar, sana dair
söyleyemediklerimin tek tanığı.
Ben olmaktan başka deniyebileceğim
hiç birşey kalmadı elimde.
Sözüm ona, sevgisini uçsuz bucaksız
dile getirmeye çalışan bir şaire
benzetmek isterdim kendimi.
Daha ne kadar uzaklaşabilirdim'ki
hem, içler acısı gerçeklerimden.
Hayata dair birşeyler yazabilseydim
keşke !
Aşkı avuçlarımda sıkabilseydim
mesela.
Sana senin ne demek olduğunu
gösterebilseydim sırra kadem
aynalarda.
İçimde tepinen atlar, raylarını
sevmez tabanlar olsaydı, tüm
uzaklıkları seninle buluşturan.
. . . . . . .
Eskimiş insanların ruhunu
taşıyormuşçasına kalsaydım
avuçlarında.
Bir kalbin her iki ucunda birleşseydi
baş harflerimiz.
Köklerime doğru uzanan her damla
senin coğrafyanda yeşerseydi
düşlerime.
Sen kendini uzaklardamı sanıyorsun.
Bildiğin gibi değil hiç birşey.
Kendi cümlelerine esinti kırgın bir
merhaba'yım şimdilerde.
Hiç konuşmadan, nefes almadan
uğurluyorum cumartesi'leri.
Seni sevmeye mahkum ettiğim
yüreğimde, kibrit çakımı yangınlar
birikiyor.
Sırt çantası boyundan büyük
çocuklar gibi, dizlerimdeki
mızıkçılığım hep sana düşüyor,
senin için kanıyor.
Mavi bir gökyüzü oluyor hüznüm,
tellere takılan uçurtmalar, çıplak
sokaklar ve kenti esir alan
sarhoşlar düşüyor şarkılara.
Soluğumda gitme'ler ötesi aşk
yazgım.
Aşk gözlerimde eriyen'se ben.
Hayallerimi çiziyorum bir kaldırım
köşesinde.
Gücüm yittikçe.
Duygu yüklü bilinmezlikleri içime
salan birşeydin sen.
Islıklandığım her metrekarem'de
beni biraz daha götüren.
Yabancı bir el, yabancı bir yüz.
Hatırı sayılır bi suskunluk belki.
Islanmamış iki kişilik delirme
seansı gibi, çaresiz.
Herşeye rağmen " keşke'lerimde
sen kaldın.
Buzul kentler gibi içime sen doldun,
sen taştın.
Sus artık " yeter " diye haykıran
imkansız bekleyişlerden usandım.
Öyle özledim ki seni bir bilsen !
Buruk bir nota gibi, her semtini
dolaştım gözlerinin.
Herkes var'dı bir tek sen yoktun.
Şimdi nasıl mıyım ?
Gerçek yalnızlık bu diyorum kendime.
Uçurumları çizmeye korkan ressamlar
gibi, güneşin battığı yerde renk
değiştiriyor umutlarım.
Resminin içindeyim.
. . . . . . .
Arındım sevgi adına yaşanılacak
herşey'den.
Hayalin çoğalır her anımda.
Hayalin yanıbaşımda, gözlerimin
ucunda.
Sevgin bitmiyor.
Sen bitmiyorsun işte.
. . . . . . .
Hem bilirim ! Gelmezsin.
Duymazsın'da beni.
Kim bilir !
Belki yağmur yağar yine.
Tekrar buluşuruz bir şiir'de.
Senin ellerin üşür.
Benim'se yüreğim.
Kayıt Tarihi : 10.5.2022 17:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Uçurumları çizmeye korkan ressamlar
gibi, güneşin battığı yerde renk
değiştiriyor umutlarım."
Özellikle şu mısralar vurucu, can alıcı ve okunmaya değer
Tebrikler
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim efendim bir nebze hissettirebilmişsek ne mutlu????
Teşekkür ederim efendim
TÜM YORUMLAR (3)