Seni Anlatamayan Şiir Şiiri - İbrahim Ünlü

Seni Anlatamayan Şiir

Depreşir yüreğimin kırmızı halkı
Çoğullanır göklere uzanan pankart kalabalığı
Seni çeşitlerim uykularımda
Tenini tenimde doğururum,
Gökler yüklenir sevdamı
Gözlerine susar mavi bir göl
Karanlık bir gece
Gecekondu manzarasının yalandan ışıkları
Ve gökkuşağı…
Bir hızarın canavar dişlerine takılır
Vurulur kuğuları içimdeki aşk havuzunun…

Henüz kanayan mutluluğum
Acemi bir ılgımın saksısında
Akşamüstleri yetişir
Önüne geçilmez hayalciliğimin
Birlikte yürüdüğümüz zamanlar

Azalmaz mecali sabrımın
İnanmışlığım kurşuna dizilir
Ayın ve yıldızların belleğine kazınır
Siyah bulanığı mavi
Gelecek günlerin gecelerinde

Önümüze dikilir
Mahpusluğun karanlık parmakları
Ağzımda dilinin tadı
Genişler gitgide teninin ıssız meydanları
Tek tek yaşarım ışıksız sensiz saniyeleri
Çukurlara sığınır bedenim son vakit
Esirliğimiz kuşe kağıt
Erir çocukluğun dondurmaları…

Sonra ay gelir pencereme
Yatışır gecenin dalgalı hüznü
Durgunlaşır uçlu bucaklı karanlıklar
Ve yıldızlar Allah a dua ederler kaymamak için
Dinamit kokar taş ocakları
Apartman bacaları açlık kokar
Köprü altları;
Olur tüm adreslerin kesişme noktası
Koyultur gecemi gözlerinin kapanış sahnesi
Durmaz kınında geçmişinin babayiğitliği dedemin
Dinmez gecenin likit derdi…

Kara duvarlara Ankara’yı asarım afiş niyetine
Sonra sensizken geceyi hüznümle yoğururum
Çekilir gökyüzüne gecenin tel örgüleri
Eylemini ve çekiciliğini kaybeder sevgi
Karanlıkların çizmesi altında ezilirken şehir
Ve duvarların
Ve tel örgülerin üstünde kalır özgürlük…
Tenin bir harman yerine döner
Sensizlik her gün ayrılığa.
Karartır sevdiğimin gözleri bu karanlığı…
Bulutlar kararır
Ay bulanır
Gece bulanır o zaman.
Bir ülke dolusu acı çöker mahalleme
Künyemde milyonların adı okunur.
Kokun misafir gelir burun deliklerime
Hüzün dost gibi siner böğrüme…
Donar yaşanmışlığım sensiz günlerin eylülünde
Çırçıplak bir yalnızlık boğar
Zamanın işe yaramazlığını..

Bir bardak alkol havaya kalkar
Yeğin umutların bolluğunda
Gül soyundan gelmenin şerefine
Kıçını gül suyuyla yıkar adiler
Köpeksel ezgiler dinlerken
Falanca mahallenin gecekondu çocukları…

Sonra sen:
Sevgini stoklamak için
Gökyüzü kadar genişler yüreğim
Göğüslerinde sözcüklerin sütü birikir
Salkım kaküllü,
Bedenleri kavisli kadınlar gelir aklıma.
Hemen unutturur bana sağ omuz meleklerim.
Gözlerinle esriri göz bebeklerim
Hüzün katrana çalar
Gecem gözlerinde arar rengini
Ve nedense bütün intihar eden insanların
Sağ omuz melekleri sol omuz meleklerine aşık mı olmuştur nedir.
Şairdir yürekleri…

Sende atar nabzım
Soluğum sende derinleşir
Yosun bağlar gecemin tavanı
Pas tutar köhnemiş ne varsa
Anılarımız falan…

Soyutlanır bir materyalistin düşüncesi
Bir Sinan mimarisi
Bir Pisagor geometrisi
Sıfır Harezmi’si…
Yada Sarlokholms planı…
Simetrik bir yansımadır su…
Ve günah defterim binom açılımı düzenindedir

Gözlerin mavi bir fondur deniz resimlerine
Yada bol felsefeli bir yalandır aşk dedikleri kurgu
Sonsuzluğu taşır gözlerindeki uzaysal derinlik
Safran rengidir tüm ayrılmaların akşamı
-hiç safran rengi görmememe rağmen-
üşüşür üstüme özlemin en irisi
aslında bir unutma macerasıydı benimkisi
ah yok mu o iç burkucu günler
ustura yalımı geçmiş
ellerimiz kenetli
gözdelerimiz düğüm
bir kaleme indirgenir her şey
sen oğullanırsın kalemle…
çekirge ıslığına benzetilir Enderun uykularım
yada yılanın korkudan bestelediği
çıngırak satırlarına…

bak hiçbir şiir yine seni anlatamadı…

İbrahim Ünlü
Kayıt Tarihi : 1.11.2006 09:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


yine de anlatamıyorum işte seni

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Ünlü