seni anlamak 
hangi yaprağın
nereye düşeceğini 
düşünmek gibidir.
durakta sonu bekleyen,
Ve hep beklemiş olan
sevdayı hüzne eken 
sevdalı bakışlarla savrulan 
tozlarla kalkıp gidebilirsin de sen.
karşında silah çekmiş sanki biri 
tutukluk yapacağına değilde
hangi merminin ne tür bir hayali 
incitip öldüreceğine
kalmış duruyorsun,
bundan suskunsun.
ne zaman parmakların
kalbime ulaşırsa
sararan ve eğik bu parmaklarıma
dökülüyor yazılarım,
bende duruyorum.
susmanın ne kadar çamurlaştığını
nerede damlasanda 
hiç sıçramayacağını 
bilir gibisin.
eline bir kağıt alıpta 
yazısız,
sözcükleri kelepçelemeden
başka satıra düşerek 
çizer gibisin.
farklı bir yarını dalından kopartırsın!
boş ver zaten çiçeklenmesin.
sorum kalacak 
yağmur dursanda durmasanda yağacak
bütün kuşlar göçtü, 
sen hala içimdesin.
kapatmıştım pencereyi
güneş vurmadı sanki vurmayacak
rüzgar aniden bir taşı atıverdi
biliyorum güneşin hep dağımda doğacak.
böyle yakmıştım kibriti
çayıma buhar saldı ocak.
hiç kimse düştüğünü bilmedi
söyledikleri ; neden bu kadar sıcak.
düşen bir kibritle yandı da
gelinceye kadar yanacak.
gelirken birkaç anıya uğra 
durduğun yerlere
bunlar boğsada seni, kemiklerini sıksa da 
kullanılmamış olduğundan belkide
sarılmadan önce iyi gelir diye
bırak gözyaşlarına!
bavuluna topladığın üzüntülerin
katlansın öyle gel.
gemi limana demirlesin, büyüsün öpüşlerin
gözlerini güneşe, saçını yele ver gel.
seni anlamak 
hangi yaprağın 
nereye düşeceğini
düşünmek gibidir.
yitirilmiş geceyi değil, 
göğe çivilenmiş ayı içmektir.
bütün bu yağmuru bir yerde toplamış
bir dokunuştan öteye geçmemiştir.
üzülme daireler çizmiştir.
kitabı açtın, oku yazımı
sayfaları da çevir.
kapatıyorum pencereyi
seni anlamaya çalışıyorum
şimdi bütün kuşları özlüyor
kapatıyorum.
Kayıt Tarihi : 25.2.2020 19:12:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!