SENDEN SONRA
biliyorum öldüğümde
küfürler, hakaretler edecek
insanı ve doğayı sömürenler
biliyorum ki devrim
ve sosyalizm mücadelemiz
tarihi yeniden yazacak
tıpkı yârin yanağındaki
sevgimiz misali
ne hayal ediyorsan,
ne hissediyorsan,
ne düşünüyorsan
yoluna yoldaş olduğum
sen gibiyim
ey sevgili
dedi ki bayram da
ne alayım
biraz gönlün,
biraz gülümsemen
ve biraz da öpmelerin
hepsi buncağız
yeter bana dedim
çocuktum elinde büyüttün
bir süre ayrı kaldık
ilk gördüğümde sarılıp
ağladım gözlerinde
canım diye diye
herkes konuşuyordu,
sessizliğimdi dudaklarında kalışım
nasıl da çıkıp sokaklarında, caddelerinde
avazım çıktığınca bağırmak geldi
seni seviyorum diye
aramızda olmasın mesafeler
kalplerimiz yan yana olsun
sevgimiz iki koltuğa sığsın
cam kenarım gözlerin olsun
lokma lokma yediğim
yudum yudum içtiğim
ellerini bırakmadan
bitmeyen yolculuklarımız olsun
hala o saat aynı olsun
ne akrep, ne yelkovanı
gitmesin hiç bir yere
biz gibi kala kalsın
yüreklerimizde dursun
şimdi ki zaman olsun
her zamanımız
güneş gibi
ay gibi aydınlansın
her yerimiz
çobansız kuzular olalım
her yer halen kır çiçeğiyken
yanlışımız
ve yalnızlığımız olmasın
kör sokak kedilerinin yoldaşıyım
sağır sokak köpeklerinin yoldaşıyım
sevgin bir tas aş, bir ta su
esirgemedin bugün
ne mutlu yoldaşlarıma ve bana
satır arasında
yazdıklarımı, çizdiklerimi
aşkının dehlizlerinde ürettim
ne de güzel bir bayram havasıydı
ellerinde ve dilindeyken
tüm eserlerim ışık bulunca biliyorum
bir dağ başında,
bir ormanda,
bir deniz kenarında
evimiz olmayacaktı
hem ev dediğin nedir ki
içinde gözlerinin ışığı,
gülümsemen
ve sevgin yoksa
ha burada, ha orada
evler olmuş neyleyim
gitmediğin her yer
bana dağ, orman, deniz
eksilmediğini, eksiltmediğini
eskitmediğini, eskimediğimizi
bilmek en güzel ev
gönül sarayım
ne çok kaybolurdum sokaklarında
ne çok kaybolurdum caddelerinde
şimdi yüreğinin dağ başlarında
hiç yolumu kaybetmez oldum
bir fotoğrafını gördüm
meğer ne az bakmışım
nasıl da güzelmişsin meğer
seni bir sürü bir sürü öptüm
fotoğrafından
oysa burnumun dibindeydin
mis mis kokularınla
ne çok istediğim
bir sürü bir sürü öpmeyi
doymamacasına
seni çok seviyorum
gök kubbem...
Satürn’e gönderselerdi
her şeyimiz şeffaf olsaydı
bütün gezegenler
içimizi dışımızı bilseydi
yakıtımızın sevgimiz olduğunu görselerdi
masal kahramanları olarak
indiğimizde Satürn’e
alkışlar dünyanın her yanında duyulsaydı
artık saatler bizim zamanımıza kurulsaydı
birimiz akrep, birimiz yelkovan olsaydı
sımsıkı sarıldığım
her anımız içim, dışım
güneşe doyuyor
bundandır doktor hiç d vitamini
yazmaz oldu bilesin
bir silaha dönüşüyorum
ve sadece senin parmak izinle çalışıyor tetiği
acıyan her nokta mı bildiğinden
bu narin dokunuşların
ve her dokunuşunda tetiğe
dünyanın her yanına kır çiçekleri saçıyorum
doldur doldurabildiğin kadar şarjörü
durmadan ateş et gökyüzüne
salgın vız geldi
ne de güzel kutladık
doğum gününü
bir kaç gün sonra olsa da
sen hasta, ben hasta olsak da
yaşam kadar ölümde de bir olduk
gelişin buralar da bayram yeriydi bilesin
istemedik ölsek de ardımızdan dua muaa
yetmişti, yetişmişti gelişin
can, kan, şifa olmuştu
sana da bana da nafileydi
bu salgın, bu savaş, bu soykırım
ellerimiz, gözlerimiz, dudaklarımız
ve sevgimiz inadına haykırıyordu
zafer naralarını çoktandır
ısrarla ve inatla
açıyordu
tüm alerjilerimize rağmen
kır çiçeklerimiz
varsın uçuşsun polenler
bırak gözlerimizden aksın yaşlar
yeter ki ayrılığımız olmasın ağıtımız
ne de güzel geçti
kışımdan yaza günlerim
nasıl güzel çıktım
zifiri karanlık kuyularımdan aydığınla
tam acılarımı göğe kaldırmışken
indirdin, dindirdim
ne varsa gömdün hepsini
fırtınalarım kopup
yer gök yıldırımlarımla sarsılacakken
susturdun, durdurdun
ne varsa silip süpürdün hepsini
kapılardan, pencerelerden
güneş olan gülümsemen girince
kahve bahaneydi
asıl yudum yudum içtiğim
gözlerinin ışığıydı
bitsin insanın insana köleliği diye
oldu bitti mücadele edenken
bugün ne çok kölen olmaktan mutluydum
bir bilsen
yıllarca sömürünün aleti olan
dinin yandaşı oldu bugün bilim
sömürüye devam höykürüşlerinin adı bilim
avaz avaz höykürenlerde bilim adamı oldu
din adamlarının yanında
yeter ki kapitalizminin çarkları dönsün
din veya bilim adamı olmanın farkı kalmadı bugün
insanın insanı ve doğayı sömürüsü
devam etsin diye tüm höykürmeleri
çıldırasıya devam etsin tüketim ki
kalmasın dünya da akıl, zeka ve düşünme
daha da sömürelim diye
üç güne kalmaz takarlar çipi ahaliye
bahanesi de coronavirüs olur
sanma ki sadece bir salgın bu
bilesin ki hem savaş, hem soykırım,
hem de dijital kölelik hepsinin adı
susma, durma, birleş, diren ki
yıkılsın bu düzen,
dönsün bu devran,
kalmasın kölelik...
HASAN HÜSEYİN BEYDİL
24.05.2020
Kayıt Tarihi : 26.5.2020 16:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!