Sevdiğinizle arkadaş olup birlikte alışkanlıklarınızdan hızla uzaklaştığınızda zamanla duygularınız sıradanlaşır, seviyor olmanıza rağmen yanınızda olsa da olur olmasa da ya dönersin. Onun sizde var olma sebebi ruhunuzun derinliklerinde sessizliğe gömülür, düşlerin sahipsiz ve yitik kalır.
Artık ortak arkadaşlarınızla olan diyaloglarınızı paylaşmaz çevrenizde olup biten ne varsa bir haber olursunuz, ne sevinçlerinize ne de üzüntülerinize ortağınız olur. Yaşadığınız her acıya yokluğu ile iki kat daha fazla üzülür, her mutlu haberde de neden yanımda yok diye hayıflanırsınız, günleriniz böyle gelip geçerken uzun zaman sonra etrafınızdaki gördüğünüz yüzleri ona benzetirsiniz, belki de gerçekte gördüğünde ise gurur yapıp yüz çevirirsiniz, ya da öylesine bir merhaba ile yetinerek geçip gidersiniz
Birlikte olduğunuz her mekana girdiğinde o gelmiştir diye boş ve umutsuz gözlerle sağa sola bakınacak, aynı şehirde bilinçli kaybolacak, saklanacak, birbirinizden kaçacaksınız, ama bir gün bir yerde karşılaşmak ihtimali ise hep var olacak, belki de hiç gelmeyecek olan birine.
Çok zaman sonra bir araya geldiğinizde hala seviyor mu diye? Soracak sın kendine. Özlemiş midir, hala beni düşünüyor mu? Pişman mıdır? Yeniden başlamak ister mi? sorular mesnetsiz cevapların öznesi eksik kalacak, çünkü sen ve o yoksunuz artık.
‘Gelse de o şuh meclise, ne eski tat kalır nede pürneşe’…
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla