Senden Asla Şair Olmaz Bilesin!-2-

• 

  Ramazan Boran

  Okudum..
  Daha önce de defalarca okumuşluğum vardır Cihat bey..Benim kadettiğim mübalağa sanatı mantığı zorlayan bir olay ya da bir durumun şiirde kullanılması..Y
  
  Şairler, sözcüklere farklı anlamlar yükleyebilir, kelime oyunlarına başvurabilir, mübalağa da yapabilir. Benzetme sanatlarına da başvurabilir..Şiirin içinde var olan şeyler bunlar..Ama şirke girme, yalan söyleme hakkına sahip değildir elbette..Ya da insanları yanlış yönlendirmeye..Aklını bulandırmaya da hakkı yoktur ..Düsturumuz iyilikten ve güzellikten, aşktan yanadır ..Doğru olanı, hak olanı yazmaktan yanadır ..Buna kimsenin bir itirazı yok.
  
  Dediğim gibi benzetmeler bazen yanlış yöne çekilebiliyor..Oysa mecazi bir anlam vardır orada..bazen bir kinaye bazen de bir ironi vardır..en iyisini yazan bilir..
  
  Saygılar tekrardan
  
  

  Devamını Göster

  • 2
  • 0

  Cevap Yaz
  Cihat Şahin

  Allah -c.c- " SANMA Kİ YAPTIKLARINA SEVİNEN, YAPMADIKLARI İLE ÖVÜLMEK İSTEYENLER, (EVET) SANMA Kİ ONLAR AZAPTAN KURTULACAKLARDIR! ONLAR İÇİN ELEM VERİCİ BİR AZAP VARDIR." -Al-i İmran suresi 188. ayet- buyururken ve Resululllah -s.a.v-, "KİŞİ ŞAKAYLA DA OLSA YALANI TERK ETMEDİKÇE ASLA GERÇEK BİR MÜ'MİN OLAMAZ!" buyururken ve alimlerimiz, "MÜBALAĞA, YALANIN MUKADDİMESİ VE İLK MERHALESİDİR" derlerken siz hangi dini kıstasa, hangi ayete, hangi hadise ve edille-i şeriyyenin dört maddesinden hangi maddesine istinaden bu garip görüşünüzü savunmakta ısrar ediyorsunuz Ramazan bey? Bizim dinimiz, "BANA GÖRE ŞÖYLE, SANA GÖRE ÖYLE" dini değildir. Çünkü dinin aslı, esası, kitap ve sünnettir. Yani muhkem ayet ile sahih hadistir. Ayrıca, dinimiz bazı sahalara hükmederken bazı sahaları da gayr-i müslimlerin ya da, hevalarını din edinenlerin görüş ve yorumlarına göre terk etmez. Din-i İslam hayatın her safhasına tam hakimdir ve insanoğluna hususan da mü'minlere lazım olan her mevzuda değişmez kıstasları ve de ölçüleri vardır. Lütfen Kur'anı ve sahih hadisleri bir ya da birkaç kere okumakla iktifa etmeyiniz. Bu iki ana kıstası devamlı surette okuyup kaide ve düsturlarını derhatır edip, hayatınıza değişmez kaideler ve düsturlar yapınız.

  Hayırlı çalışmalar dilerim.

• 

  Cihat Şahin

  Ramazan bey, 24. ayeti okuyup da devamındaki 25, 26 ve 27. ayetlere niçin bakmıyorsunuz? Bizim bahsini ettiğimiz şiirde mübalağa etmek ve içine ve yalan katmak mevzusu tam da o ayetlerde münderiçtir.
  
  Şiir demek, şuur demektir. Yani İslami' Kur'ani ve Nebevi şuur demektir ki bunun avamcası, her mevzuda dinin ölçülerini edebi bir lisanla ki -bu kah edebiyatla kah şiirle kah hitabetle olur- Bir mü'min'in emr-i bil ma'ruf ve nehy-i anil münker manasında istimal etmesi ve neşretmesidir. Dinimiz böyle etkili bir aracı en güzel şekilde kullanmayı emrederken ve Resulullah-s.a.v-'in bile dört şairi varken bizim şiiri İslami tebliğden muaf saymamız mümkün değildir.
  
  Hülasa: Kur'an ve sahih hadisler bir mü'min için - şiir ve edebiyat mevzuları dahil- her konuda bizim için değişmez ilahi ölçülerdir. Kitap ve sünneti sadece cami kürsülerinde değil, meşru olan her vasıta ve vesile ile sevdirmek iktiza eder ki, bunların en başında da edebi eserler ve şiir gelir. Kafirler, fasıklar, ve facirler bu vasıtaları kendi sapık fikirlerini yaymak için kullanırlarken bizim buna bigane kalmamız nasıl söz konusu olabilir? Yahut da bizler de tıpkı onlar gibi dalaletin ve malayaniyatın yayılmasına vasıta olan böyle içi yalan dolanla ve gayr-i islami şeylerle dolu olan tezviratları yazıp avama gayr-i dinilik aşılayabiliriz? Allah, her amelimizi ortaya döktüğünde bu gibi yanlış davranışların hesabını nasıl verebiliriz?
  
  Hayırlı çalışmalar.

  Devamını Göster

  • 0
  • 0

  Cevap Yaz
• 

  Cihat Şahin

  Biz hiç kimseyi yersiz tahkirlerle ne küçümsüyoruz ne de hakkı olmayan sıfatları ona layık görüp yağcılık yaparak şişirip uçuruyoruz Ramazan bey.
  
  İman eden kişilerin vasıfları vardır ki bunun en başında, inancının gereği olan amel-i salihe ve takvaya riayet etmek gelir. Bunları yapan kişinin niyetini ise ancak Allah bilebileceği için, bizler onun riyakar mı yoksa muhlis bir mü'min mi olduğunu bilemeyiz.
  
  İbadetler iki kısımdır. Bunlardan farz olanları aşikare yapmak daha evladır. Çünkü bunları başkalarına hal diliyle tebliğ etme mükellefiyeti söz konusudur. Nafile ibadetlerin gizli yapılmaları daha makbuldür. Zira bunları izhar etmede riya tehlikesi mevzu bahistir.
  
  Allah-c.c-, son hak kitabı olan Kur'anda bizlere her konuda meşru ve gayri meşru olanların ölçülerini vermiştir. Bu şiir konusunu da kapsamaktadır ki bununla alakalı da 227 ayetlik "ŞUARA/ŞAİRLER" suresini indirmiştir. Bu surenin son beş ayeti mübalağalı ve yalanlı dolanlı şiirler yazan şairlere hitap etmektedir. Zahmet olmazsa o beş ayete bir göz atınız!
  
  Dinimizde yalanın her türlüsü, hatta şaka ile olanı bile ayetlerle ve hadislerle yasaklanmıştır. Onun içindir ki dinimiz ne mübalağalı/abartılı ne de içinde yalan yanlış şeylerin olduğu sözleri ve de yazıları asla onaylamaz. Atalarımız onun içindir ki "AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ." demişlerdir Ramazan bey. Bir de, "YALANLA İMAN ASLA BİR ARADA BULUNMAZ!" demişlerdir.
  
  Hayırlı çalışmalar.

  Devamını Göster

  • 0
  • 0

  Cevap Yaz
• 

  Cihat Şahin

  Allah -c.c- Kur'anda kimlerin cennete ve kimlerin cehenneme gideceğini binlerce ayetiyle izah ettiği gibi, şairlerden de hangi tür şiir yazan şairlerin cehenneme gideceğini de "ŞUARA/ŞAİRLER" Suresinin son beş ayetinde aynı şekilde beyan etmiştir. Lütfen bu konuları fakire değil Allah'ın kitabına ve oradaki mevzularla alakalı ayetlere sorup öğrenin Bayram bey! Zira bizim işimiz cehennemle cennet arasında trafik polisliği yapmak değil, Allah'ın son hak kitabı olan Kur'andaki emir ve yasakları derhatır ettirmektir.
  
  Hayırlı çalışmalar.

  Devamını Göster

  • 0
  • 0

  Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)