En güzel yıllarımı sende harcadım..
Trafiğinde geçirdiğim saatlerde
Hem küfrü hem sabrı öğrendim...
İsyan ettim, nefret ettim, ama çok da sevdim...
Yirmili yaşlarda ilk geldiğimde yarattığım hayallerim,
Ümitlerim, hedeflerim
Sende söndü birer birer,
Sende kaybettim hepsini,
Sende bozuldu sağlığım ve geçti gençliğim...
Sende yaşadım aşklarımı hüzünlerimle beraber,
Yemin ederim....
Arkadaş oldu ümitlerimle hayalkırıklıklarım..,
Gençliğimin ilk acılarını sende çektim körkütük..,
Hazlarıyla birlikte atbaşı..
Sen öğrettin bana umutlarla umutsuzluğu...,
Sende yaşadım ihanetleri..
Sende yitirdim tüm kazandıklarımı..,
Nasıl da acımasızca koruyorlardı çıkarlarını..,
Ama saklayan da karşıma çıkaran da sendin orospu çocuklarını..
Hayallerimi sende kurdum, sende de yıkıldı birer ikişer...
Ama seni yine de vazgeçilemeyen sevgililer gibi sevdim...,
Gösterip de vermeyen yosmalar gibi sevdim...,
İçki, sigara gibi zararlı olduğunu bildiğim halde sevdim...,
Acı gelseler de sevilirler ya! ...,
Yavaş yavaş öldürürken de vazgeçilemezler ya! ...,
İşte öylesine sevdim....
Ömrümün çoğu stresle, mücadeleyle, çalışmakla,
Kalabalığınla, hengamenle, gürültünle, kirliliğinle, trafiğinle geçse bile,
Harikaydı yaptığım ilk kaçamakları sende yaşamak...
Ömre bedeldi İstanbul’daki çılgın gençliğimin herzeleri..,
Anadoluda saf ve temiz geçen çocukluğun ve ilk gençliğin ardından...
Adeta yenilmezdi tadından...
Bir başka heyecandı sevgilinin elini İstanbul’da tutmak,
Emirgan mı desem, vapur yolculuklarını mı anlatsam,
Galata Köprüsünü, adaları, modaları, sarıyeri mi anlatsam?
Kadıköyü, Bağdat caddesini mi?
Camilerinimi, sinagoglarınımı, kliselerini mi?
Yoksa...,
Müslimlerinle, gayrimüslimlerinle.,
Şişli’den, Bomonti’den, Nişantaşı’ndan mı dem vursam..
Hiç bir yerde bu kadar güzel değildir martıları doyurmak
Vapur kıçlarından atılan simitlerle..,
Sultanahmet’de ciğerlere çekilen tarihten mi bahsetsem
Yoksa köftelerinden mi?
Çamlıca’dan mı dem vursam..?
Piyerlotiden mi, Galata Kulesinden mi, Kız Kulesinden mi?
Eyüp’ten, Topkapı’dan, Sultanahmet’ten mi, Kanlıca’dan mı?
Yoksa ormanlarından mı, kasırlarından mı?
Ortaköyden mi, Boğazlardan mı, Şile’den,Ağva’dan mı,
Nargile cafelerinden mi? ,
Villaların değil sadece., ahşap evlerin,
Ortaköyün., beyoğlun, beylerbeyin,
Çukurçeşmen, sanat evlerin.,
Salaş lokantalar bile yakışıyor sana..,
Müzelerin.., lokantaların, Kumkapın,
Kafelerin, barların, müzikhollerin, randevu evlerin,
Şıllıkların bile farklı İstanbul...
Beyoğlu’nda,
Kapalıçarşı’da,
Mısırçarşısı’nda,
Ve bir çok yerde,
Yerliden çok yabancı gördüğümde..,
Bana ait olmadığını düşünüyorum...
Hani hoşuma da gitmiyor değil ama..,
Kıskanıyorum seni İstanbul...
Bir taraftan kronik lanet trafiği, keşmekeşliği, derbederliği..,
Ama bir de denizi, adaları, yalıları, köşkleri, köprüsü..,
Keyf alırken de yoruluyor insan, lanet okurken de...,
Ah! İstanbul ah! , sanki ömür törpüsü...
Önceki gün Beyoğlundayım..
Dün akşam Kumkapıda,
Kör Agop'tayım..
Bugün çamlıcada, üsküdardayım...
Hafta sonu Şile’deyim..
Yarın akşam bilmiyorum nerdeyim..
İşte bu nedenle kızamıyorum istanbul..
Değişik hallerdeyim...!
Her şeye rağmen İstanbul!
Sen ne dersen de...
Seni seviyorum...
Hatıralarım kaybolmadı..
Onlar bende...,
Ben elbet bir gün gideceğim,
Benden önceki birsürü gidenler gibi,
Sırlarımla gideceğim,
Yine benden öncekiler gibi,
Ama sen o hatıralarla ve sırlarla kalacaksın,
Sakla sırlarımı sırdaş İstanbul,
Ketum İstanbul!
Ama yine de
Borçlusun istanbul..
Senden alacağım var...
Hatıralarım sende kaldı,
Sırlarımla beraber
Ümitlerimi bıraktım sende,
Gençliğimi harcadım..,
Hayallerim hayal oldu sende..,
Kaybettim kazandıklarımı da...,
İntikam almak değilse de niyetim...
Ah İstanbul....!
Sen kazandın ben kaybettim....
Kayıt Tarihi : 6.1.2007 23:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirin hikayesi.., şiirden de görüleceği üzere hayatın ta kendisi..!
TÜM YORUMLAR (2)