Sendeki Ben Şiiri - Yorumlar

Helin Elif İlbey
12

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Severken seni ben
Görmüyordun beni sen
Bakarken yüreğimle sana ben
Herhengi biri gibi bakıyordun bana sen

Yarınların hesabını yaparken sana ben
Ayrılığı hediye ettin bana sen

Tamamını Oku
  • Fikri Küçükukur
    Fikri Küçükukur 13.10.2007 - 14:20

    Yıllar sonra bir hesaplaşmanın duygularıyla dolu bir şiir.Kutluyorum..

    Cevap Yaz
  • Mehmet Yesılpınar
    Mehmet Yesılpınar 12.10.2007 - 19:49

    Gidenin geride bıraktığı elemleri şairenin karşısına alarak son vefa borcunun ödediği sitem dolu bir kendini bulmaya çalışma şiiri.
    Sevgili Helin Elif İLBEY Hanımefendi,
    Sımsıcak duyguların dizelerde, kelimelere anlam verdiği güzel şiirinizi, yürekten kutlarım.Saygı ve sevgilerimle baki selam.Bayramınız Kutlu olsun.

    Cevap Yaz
  • Zeki Karabağ
    Zeki Karabağ 12.10.2007 - 01:10

    Bence sizdeki ondanda ondaki sizdende kurtulun zira ondaki siz, sizi haketmiyor sizdeki onada yazık oluyor selamlar ..

    Cevap Yaz
  • Hamiyet Göz
    Hamiyet Göz 11.10.2007 - 23:48

    harikaydı bu gece beni tam onikiden vurdunuz helin hanımcım...ama alabilecekmisiniz acaba ondaki sizi....yüreğinize sağlık sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Ahmet Canbaba
    Ahmet Canbaba 10.10.2007 - 18:20

    evet sendeki benler içinizden eksik olmasın. Güzel bir şiiri okumanın hazzını yaşadım.

    yüreğimin can evinden yandığı bu bayramda buruk bir şekilde bayramını kutluyorum. Sizi tanımasamda bir gözyaşı var bir ağıt var paylaşacağım şehitlerimizden dolayı. Ankaradan sevgilerimi iletiyorum yazarsanız sevinirim. [email protected]
    içimizdeki düşmanların çoğaldığı bir zamanda ancak size birkaç şiirimi gönderiyorum. Ahmet Canbaba

    ŞEHİDİME

    Kuş uçuruyorum
    savaşın kirli yüzünde.
    Şakaklarımı okşuyor çöl rüzgarları,
    çıkmaz sokaklarıma sapıyorum.
    Güvercin kanadında
    bakışları düğümlüyorum
    bir şehit cenazesinde.
    İniltisiz hıçkırıkları yüreklendiriyorum.
    Hain pusular sahte gülüşlere dönmüş,
    yapmacık tavırlarına bulaşıyor şehit kanları.
    İçimdeki uzaklığı kusuyorum,
    sokaklarım kesiyor merhabayı.
    Ayın yıkadığı kaldırımları kirletiyorlar.
    İnancımı eskitiyorlar nutuklarla.
    Kinimi bileyip,
    bir ucundan yakalasak aydınlığı
    bir karanfil veririz doğmamış çocuklara.
    Analara sabır veririz.Babalara umut,babalara yürek
    Hasret solumuş yavuklu mektupları.
    Gül yanaklarda,
    karanfil dövmesi gün yanığı.
    Aynı türkülerin çıkmazları kesiyor solukları.
    Aynı türkülere yuh çekiyorlar.
    Ay çalığı karanlıkta beddua.
    Bir çirkinlik bulaştırmış yüzüne.
    Bir uşaklık çaresizliği
    bir utanmazlık kırmızısı
    bir iftira gölgesi
    arsız tekrarlar
    soluksuz
    satılmışlar
    ateş topunda.
    Zaman çile çeker
    işbirlikçilerden.
    İpliği pazara çıkar arka yüzlerin
    kalem yarası açılır yüreklerinde
    tarihe bir iz düşer.

    Sevdaya
    hasrete kilitleniyor akıl.
    Mayınlar sevgili oluyor gözlerde
    hasretler taş toprak.
    Her adım bir nakarat
    bir şarkı.
    Bir kalleşliğin kokusu uyandırıyorsa
    kurtuldun demek aslanım.
    İşte o zaman bozulur büyü.
    Ya sevmek sürgün veriyorsa gözlerde
    Ya esneyiverirse toprak
    sökülürse kökünden içindeki yaşam ağacı.
    Değişirse rengi toprağın
    kan gülleri açarsa ya.
    Yatağını değiştirirse içindeki ırmak.
    Bir kısırdöngüye dönüşür.
    Gene ağlayan anneler
    Eşler çocuklar
    Ahh….

    Şehitlerin cenazeleri
    bir filmin kopyası,
    bir zincirin halkaları sanki.
    Uzadıkça bir hançer acısıyla
    kucak açmış topraklara çeker ölümü.
    Şırnak’tan Ardahan’a
    Adana’dan Samsun’a
    ateş eker toprağın her zerresine.
    Denizlere boşalır ırmaklarla ağıtlar.
    Hüznüne doyar gözyaşları
    kendi yuvasında kurur.
    Acısı çalınır gazilerin.
    Umutlar göz olur,
    umutlar bir yerde ayak el.


    BU NASIL SAVAŞ

    bir heves yüklü yarınlarda
    yollara düşer savaş
    sefalet taşır vagonları trenin
    yol vermez kaçanlara
    çukur gözleri asfaltın
    açtı açacak tomurcuklar körpe bedenlerde
    şizofren füzeler delice vururken
    bir ben düşüyor yanağa gözyaşından
    acımasız bir göz değiyor ıslak dudaklara
    dur durak bilmez yuvalarından
    örseliyor gelincik kırmızısı bedenleri
    menekşe moruna dönmüş ayaklar
    çığlıklar palazlanmaya durmuş dudaklarda
    bir aslan bakışı fırlıyor yuvasından gözlerin
    can parçaları dağılıyor dirençle
    ten ayrılığında ölüme durmuş can
    esir alınıyor yazgılar
    kör bıçak acısı işliyor kanına
    kinler örgütleniyor bilenip
    günah zincirlerinin birer halkası
    tanrı susar bu savaşta
    hani nerde dost yürekler
    gözleri bağlı bir esir gibi
    hani nerde şeriat
    ümmetine sahip çıkmaz peygamber
    yalnız bırakmış Filistin’i Lübnan’ı
    anlamsız ve boş lafların çarkında kanını
    vermeye uğurlanıyor çaresiz
    eli silah tutan çocuklar
    beddualarla anıp düşmanını

    barış diyorlar barış
    barış şimdi oltada yem
    olta kimin elinde
    barış silah
    barış savaş
    barış yedi başlı ejderha kadar
    şimdi herkes barıştan korkar
    çünkü barış bir dayatma
    böyle barış ancak
    bir esaret olursa var
    böylesine zorlar sınırlarını
    aklımın alamadıkları ne varsa
    ne varsa ateş tanrılarıdır acımasız
    bereket üstüne yılgın alın teri
    bereket üstüne bir çığlık
    lekeli bakışlar da nazar
    bir gizli ihanete susar
    barış ateş baskınında
    bir kirli gülüş şeytanca
    elleriniz yanar dokununca
    şah damarı kabarmış isyandan
    yabani bir mor aşılı gülde
    üstünde bir ben tebessümün
    ve uykuya dalmış bir öfke
    ateşsiz bir kül
    ve kömür karası ölümler

    en başta kendime küsüm insanlık
    en başta kendimle kavgalı
    kaçıncı kez bu kokuşmuşluğa kusuşum
    herkesle sağırım herkesle dilsiz
    isyanım kendime
    isyanım kendime susuşum

    acı gömlek değiştirir bende
    acı biçimden biçime
    acı renk renk
    bir senfoniye dönmüş feryatlar
    bu nasıl bir ahenk
    ölümün bile tadına varamadan
    bu nasıl kırılışı direncin
    inlemeler kimi yerde sessiz
    yıkılmış duvarlar altında
    ihtiyarın çocuğun gencin
    soğuk ve mat bakışlarla


    AKLANDILAR

    Milletin gözünün içine bakıp
    Sözüm ona aklandılar yüzsüzce
    Ne yapsak ta halkımız bizi seçer
    Diyerek çok beklendiler yüzsüzce

    Yeniler seçildi eskiden bıkıp
    İnsan sandılar yüzlerine bakıp
    Eskinin özünden yeniden çıkıp
    Eskilere eklendiler yüzsüzce

    Öyle bir düzen ki avanta yeyip
    Nasılda geldiler sıra bekleyip
    Seçmezseniz vebali sizin deyip
    Seçmenlere diklendiler yüzsüzce

    Suç ararlar konuşulan lehçede
    Koca çiftlik gezindiler bahçede
    Her iktidar değiştikçe bütçede
    Açıklarla denklendiler yüzsüzce

    Ne evlatlar doğuruyormuş ana
    Dokuzu kendinin biri halkına
    Birde kıyak emeklilikten yana
    Haklı çıkıp haklandılar yüzsüzce

    Teker teker bulundular izlenip
    Bile, bile aklandılar sızlanıp
    Hırsızlarla hırsız olup gizlenip
    Yolsuzlarla saklandılar yüzsüzce

    Kucaklayıp okşadılar gelerek
    Oy aldılar sinsi sinsi gülerek
    Daha çok halkın üstüne bilerek
    Yüklendikçe yüklendiler yüzsüzce

    Ahmet Canbaba

    Cevap Yaz
  • Haydar Altıntaş
    Haydar Altıntaş 07.10.2007 - 23:23

    kalemınız adeta kagıtla tango eslıgınde dans etmıs aydın kaleminize ve yuregınıze saglık saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Kazım Doğan
    Kazım Doğan 07.10.2007 - 12:49

    Yaratıcılığına hayranım Helin güzeldi yine güzeldi
    Tebrikler.

    Cevap Yaz
  • Erhan Demir
    Erhan Demir 07.10.2007 - 02:01

    T
    E
    B
    R
    İ
    KLER.........

    Cevap Yaz
  • Mehmet Hüsnü Kışlalı
    Mehmet Hüsnü Kışlalı 06.10.2007 - 20:14

    Sarıcı,tekrarlayıcı,anlamlı...doğrusu hoş,tebrikler!

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 19 tane yorum bulunmakta