Bilmiyorum nerdeyim, ne haldeyim, ben kimim
Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış.
Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim
Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış.
Akların kaybolduğu, rengin ahenk bulduğu
Toprağın kadehine ab-ı hayat dolduğu
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Alkışlar şair için.
Dostlar da muhabbeti kestiler, lüzum da yok.
Zaten senden ziyade sohbetim, sözüm de yok.
Sen dönmeden kimseye bakacak yüzüm de yok.
Aynalarda kendimi göresim sende kalmış.
......
eyvallah usta
saygılar
gerçek şairler , içinde bulundukları zamanın turnusol kağıdına benzerler..
pöhh..toplumsal konulara değinmemişmiş cemal safi..
fert ve toplum..farklı şeyler mi ki..ferdi olanı toplumsal olandan ayırmak ne kadar kabil ki üstelik..
karacaoğlan ne kadar toplumsal konulara değinmişse cemal safi de bir o kadar değinmiştir..
toplumcu şiir , toplu tarife ile yazılan şiir değildir .bireyi yoksayan, toplumculuk birkez baştan sakattır..
şairden özür dileyerek kısa kesiyorum..
o şiirin büyüsünü bilen bir irfan insanıdır..kadim zamanlardan akıp gelen nehri günümüzde de akıtmaya başaran bir nehir yatağıdır cemal safi
saygılarımla
cemal safi üstadın özellikle 1970 lerden başlayarak içindeki zinciri kırmış olmasını saygıyla ve sevinçle karşılıyorum..
bir yandan toplumsal dönüşümün hızlandığı,diğer yandan kan ve göz yaşının duvarlarda sloganlaştığı 70 li yıllarda
sevgiden aşktan bahseden bir gönüldür safi usta..
protest müziğin babalarından orhan gencebay abimizle akardı içimize güzel sözleri o yıllarda..
cemal safi, idol olmayı başarabilmiş kimliklerden biri..
şiirini öpüp alnıma koyuyorum ellerinden öper gibi.
teşekkürler şiir jürisi
kutlarım günün şiirini. su şırıltısı gibi dinlendiriyor.bir çok şiirini zevkle okurum şairin.
soz sohbet muhabbet olmadigi gibi dost dergàhinda dem/inde
siir degil aradiklari hàsà diyeyim en basta'kimiinin'bu bir
arayip ettikleri kisadan etmem gerek ise kir/dir Kir/dir Kir
..........efendim
Çarşaflarının içine bu tür Zilli Cin kaçmış hastaların cinleri mutlak doktor kontrolünde,Kertikli Tırpişon adı verilen metodla çıkartılır.
Zillicinler kara çarşafın altında dolaşır.Erkekmidir kadınmıdır inmidir cinmidir dediğimiz bir cin türüdür.Diğer adı şiir ecinlisi veya şiir uğrağıdır.
.?
OL dalina sebeptir
............dost gulun
nagmesi yakilir
....can bulbulun
dilindeki àsktir
yureginin sesi
kendinden kendindir
...............ates senin
kendinden seni
saklayan kulun
..........
......................................yasanmis yasanilasi bu
yasamda herkes kendini bir siir bir oyku/de bulur
ne yazik ki bendeniz beni bulamadim tam aksine
yazilmis yazilacak siir ile oykuLer beni arar durur
insanim çunku ben yazmasam dusunen ben gibi
biz olmus olacak butun benler er geç yazar durur
..........efendim!
bir soz edeyim de aramizda kalsin
.......àsik/sin sen àsik/sin be ustam
ee
àsik olmayan da var
bilki iyi/si kotu/su ile
senin benim hastam
...........sair degil siir/i
siir/dir sair/ini yaratan
ya yarim yamalak
.......................ya tam
.....àsik/sin sen àsik/sin
yasama insanliga dogrusu
......................olmak isterdim
...........................dur ustad dur.!
bir daha okuyup uykuma yatam
olur ne olmaz sabaha kalkinca anlatam
Ahmet Refik Gundogdu
Sen insan şeytanı değil misin?Cinden Müritlerinin hangisi zilli hangisi afilli bilmen lazım efem!
Bu şiir ile ilgili 59 tane yorum bulunmakta