Ne sen usanırsın bana azap etmekten,
Ne ben seni sevmekten usanırım
Köprülerin altından nice bir sular aktığı halde,
Nice bir yapraklar döktüğü halde ömrümüz.
Zira; sen azap etmekten,
Ben de sevmekten vazgeçersek;
Ölürüz.
Ben nasıl vazgeçebileyim seni sevmekten,
Seni özlemekten,
Seni düşünmekten?
Acımasız zindanların ellerine düşmüşüm
Bir damla ışığa hasret,
Seni pencere edinmişim kalın duvarlarıma,
Kimliğimsin, yaşıyorsam;
Güneşimsin, gündüzsem;
Geceysem; mehtabımsın,
Sen, ışıklara kaldırıp kaldırıp şerefine içtiğim
Şarabımsın.
Çilene de boynum kıldan ince, zulmüne de,
Geceleri göğsüme karabasan gibi oturan ayrılığına da,
Kırk katırına da,
Kırk satırına da boynum kıldan ince,
Yüreğimde ne dert, ne de üzüntü kalıyor
Sevdikçe.
Sen sevmediğin için bilemezsin
Sevenin nelere katlanabileceğini,
Kolların yen içinde kırılıp kalmasının
Ne demek olduğunu,
Başların taşlara neden vurulduğunu,
Denizde batan gemilerin hesabının
Sevenlerden
Niçin
Sorulduğunu.
(KAVAKYELLERİ isimli Serbest Şiirler 'inden > 41-42/100)
İsmet BarlıoğluKayıt Tarihi : 23.4.2005 23:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!