Gül kokardın efendim,
Tabiatı güzel kokuyla karşılayan gül kokun.
Baban ABDULLAH vardı efendim,
Hani o putlara kurban edilmek istenen baban,
Hani seni görmeyi çok isteyip de 2 gün kala vefat eden baban,
Hani o Ebrehe’nin getirdiği veba hastalığına yenik düşen baban,
Doğumuna daha 52 gün vardı efendim,
Ebrehe en yırtıcı hayvanları bile ürküten filiyle yoldaydı,
Mekke’yi dağa çekecek olan ordusuyla geliyordu,
Ama bilmiyordu efendim orayı YÜCELERİN EN YÜCE’sinin koruduğunu,
İşte Ebrehe BEYTULLAH’ın yakınında,
Fakat filin KUTSANMIŞA yürümeye cesareti yoktu,
Bir doğumun vardı efendim,
Maşrık ve Mağribi nura boğan doğumun,
1000 yıllık Mecusi ateşini söndüren doğumun,
Semave vadisini suyla yok eden Sava gölünü de kurutan doğumun efendim,
Sanki karanlıkta Mekke’nin üzerine güneş gibi doğdun efendim.
Yaşamın vardı efendim,
Öylesine temiz ve öylesine helaldi ki bütün yaşayışlara örnekti.
Bir peygamberliğin vardı ki efendim,
Elindeyken taşları zikrettiren,
Tuttuğunda ağacın dalını yanında yürüttüren,
Dilsiz çocuğa ENTE RESULLULAH yani sen ALLAH’IN RESUL’ usun dedirten peygamberliğin efendim,
Evet, efendim şimdi bizde seni öyle bir hasretle bekliyoruz ki;
Güneş’in her yeni güne doğumundan daha aydınlık,
Ay’ın güzelliğini hiçe saydırtan güzelliğinle,
Bütün düşleri bütün düşünüşleri sen yapan yaşamınla,
Bir geliş efendim.
Evet, efendim biz seni istiyoruz ve yüce ALLAH’TAN öyle diliyoruz
Kayıt Tarihi : 9.8.2007 02:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!