Büyük bir yumru var sanki
Yüreğimin tan ortasında
Sıkıntım boğuyor nefesimi
Ücra köşelerim kış ortasında
Kırağı çalmış acı patlıcanı
Mevsimin güz sonrasında
Üşüyen ellerini oğuşturarak girmiştin içeri
Ve oturmuştun şöminenin önüne
Ateşin sıcaklığında yumuşarken yanakların
Bir fincan kahve sıkıştırmıştım avuçlarına
Yetinmeyerek ısıdan, büzülmüştün kucağıma
Sonrasında yorgunluktan uyuyakalmıştın
Hiç bir şey olmamış gibi davranmıştın
Son gecemiz olacağını bildiğin halde
Ayrılık yokmuşçasına kahkaha atmıştın
Çağlayan köpüğü misali, boşluğuma indiğin halde
Rüzgar, karla karışık esiyor şimdi
O bile kalmamdan yana
Mazi, derinden oyup, eşiyor şimdi
Gidiş nedenlerimi yoramam sana
Saat, sabaha yakın vakitteydi şu an
Pencere camı, kristale dönmüştü
Odunsuz kalmıştı şömine
Ateşinin alevi sönmüştü
Palazlansın istemedim yaniden
Bir miktar serpiştirdim, geçmişin küllerinden
Tıpkı gönlümün ziyası bitmiş, yüreği gibi
Tarifsiz sevdamın türevi gibi
Güneş doğmasın istedim bu ev de
Rüzgarın ıslığı, senfoni çalarken
Açıp çıktım kapıyı sessizce
Ve sen tatlı rüyalara dalarken
Bilerek ihmal ettim bir buseyi
İstemedim, gözlerin ayrılığı görsün
Ben dönerken, sokakta ki köşeyi
Göz kapakların bir maziyi gömsün
Bir kaç satır damlattım kağıda
Kalbimin ritmini duyarken
Kar, ayak izlerimi kapatır umarım
Kendimden geriye bir şeyler koyarken
Çok uzaklarda olacağım ben
Sen bu satırları okurken
Ve son defa bakıyorum, başımı çevirip
Kapıdan dışarı çıkarken
Soğuk hava asılıyor ayaklarıma
Ve gidiyorum, sen uyurken
Kayıt Tarihi : 2.11.2009 21:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!