Düğümleniyor çözülmek istiyor içimde bir şeyler yaz çiz ne yaparsan yap diyor dışarı ya haykırıyorum bilmediklerimi karbona dönmeden bir şeyler yanmadan, yanılsıyorum belkide
SES, GÜMÜŞ VE ALTIN
Lal! Hal!
bir çukur aynada gördüklerim kadar küçük, karanlığa sığacak kadar büyüyen gözleri vardı,
Görebildiğim kadardı, kalbi; dev cüsseliydi iri omuzlarını taşıyordu ardında örülemeyen saçları; rüzgarlı günler kadar kısalıyordu
Sesi beyaz zeminde beyaz bir ışığın kalbinde aklımda avaz avaz çoğalıyordu, suskunluğunda hiç işitmediğim bu ses şimdi konuşuyordu
sesi …bitmiyordu
ince kadifeden dokunmuş ama altın değildi
gümüş rengindeydi parmaklarıma aynı notalar biliyordum bir daha değmeyecekti,
Bekle bekle diyordu ya
beklemesi gereken kendini hiç aynada görmemişti
yalnızlık dürtüsü silip geçmişti benliğini…
sadece yalnızlıktı oysaki bu gümüş renkli sesin sahibi
bekletilenden hiç ses gelmedi
oysa yalnız zamanlarda ne kalabalık konuşurdu…
altın olmayı seçti
sustu…
ACI…
Bir kere acı düşmüştü
ateş olsa yakardı
Su olsa boğardı…
Anı an taşırdı
Acı, acıydı içine düşen; anlamıyordu ne gök ne de yer, ben maviyi tanımadan önce ikisi de sarıydı; gözlerim güneşe karışırdı
Oda yanıcı ve yakıcıydı
Aynası ondan ufacıktı yaklaşsa yakacaktı…
Neden neden beklemedi
Beni hiç bilmedi baktı göremedi aradığı simalarda hep kendisiydi
En güzeli kusursuzu seçecekti, bilmiyordu kusursuzu kusurlu gözler göremeyecek kalpler göstermeyecekti
Hiç bu kadar acı hissetmemişti. Aklı yerinden gitseydi! Belki bu yüzdendi acıyı hatırlayışı bu yüzdendi bilmesi,
eğildikçe hiç eğilmeyen bu boyun …
Sevmemişti, şimdi kırılıyordu
Sevsede kırılacaktı ya anlamayacaktı
bir türlü
İlizyon…
Değildi…
Çünkü konuşmuyordu
O Lal
O hal
Olmuşken bütün acılar
Arap atlarının ninni diye dinlendikleri yerde terliyordu
Bir şeyi duyuyor
Bir şeyi görüyordu
O lal
O hal
diliyle
Seviyordu…
Altın olmayı seçmişti
Gümüşü sevmişti
Ayna olacaktı kusur gösterecekti
gerçeği gösterdikçe belki de kusur olacaktı
lakin onu da gösterecek bir ayna olaydı
Büyüdükçe dolanıyordu dolandıkça dolaşıyordu…
Küçüldükçe küçülüyordu…
Sessizliklerde…
Gümüş ve altın…
Aklım!
Beyazlar üzerinde gözbebeği olup yuvarlanıyordu…
Aşk!
İsmini bilmediğim renkler kadar kara olan gözbebeğim(n) de
Karanlıkları kadar kırmızılar büyütüyordu
07.02.08
Kayıt Tarihi : 15.2.2008 22:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Her şey beyazla başladı... Bahadır'a... bu yazı ona ait Beyaz sesine turkuvazlarım bulaşmamıştı henüz... ne ben onu ne de o beni bilmiyorken derken o söz oldu ben sukut...
TÜM YORUMLAR (1)