Şiirde kafiye aramak değil, şiiiri hissetmek gerekmiyor muydu ?
Hüsran kelimesinin kasveti nedense hep birini yenilgiye sürüklüyor.
Vaziyetin vefasızlığında, vefazlığın sonunda veda ettiğimiz duygulara tavır alıyoruz.
Buz dağının görünmeyen kısmında yatmıyor muydu ? bütün kırgınlıkların, özlemlerin kısacası duyguların.
Kısıtlanma duygusunu sevmiyorum diyip kısıtlanmak istiyoruz.
Her olağan olayda olağanüstü tavırlara bürünüyoruz hatta.
Bankta yalnız oturan adam, göz pınarlarıyla savaşır çoğu zaman
Aklına takılanlar hayatına çölme takmıştır belki.
Sokak neden bu kadar boş diye düşünmezsin geceleri
Yıldızlar en çok geceye yakışıyor değil mi ?
huzuru bulanların uyuduğu bir şehirde yıldızları kimse kıskanmaz.
Mısralar kafiyelerle kalemler kağıtlarla sevişiyor.
Ankara şubatları davmevsimlere dar ediyor takvim yapraklarını.
Bir taraf üzülürken diğer tarafta neşe dolu kahkahalar karışıyor umut dolu umutsuz dünyaya
Kitap aralarından taşan hayal dolu gerçeklere seyahat etmek gerekiyor gibi şu sıra
Zira kendini kaybetmeye müsait bir zihnin
Peki iyi misin ?
Avuç içinin terlemediği zamanlarda yalnızlığınla boğuşuyorsun.
Her şarkıda yaşadıklarını görüyorsun mesela, her olayda, her düştüğünde..
Kimse kimsenin kimsesi olamıyor,
Herkes herşeyini hiçe harcıyor.
Boş kalmasın diye dolduruyoruz sanki dünyayı.
Sen seni sende kaybediyorsun.
Özlediğin şeyleri yaşayamıyorsun.
Çayı ne demi tutmadan nede acıdıktan sonra içiyorsun.
Kusur dolu dünyada kusursuzluk arıyorsun
Mahvolmuşluk hissinde mahvolmasanda , mahvoluyorsun.
Kötü olanlar sana kötülük yapıyor ama kimse seni kötü ol diye de zorlamıyor.
Fakat İyi ol diyenler de iyi olmanı istemiyor.
Kasvetli sözlerle süslenmiş yalnızlığına merhaba ve elveda...
Den(b)iz Feneri
Batuhan SavaşKayıt Tarihi : 21.6.2017 12:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!