Yıl 1975, yer Bulancak Lisesi,
Dersimiz Edebiyat dersi.
Sınıf 6 Fen B, Hocamız O. Nuri Ekiz,
“ Gelecek derse çalışın bu bahsi”.
“ Size bu bahsi soracağım,
Sözlü yoklama yapacağım.
Ders çalışmadan gelmeyin,
Beni de sınıfta germeyin”.
Gelecek dersimiz geldi,
Hocamız sınıfa girdi.
“Açın kitabı arkadaşlar,
Sözlü yoklama var.”
“Çalışanlar parmak kaldırsın,
Burada bize bahsi anlatsın.”
Parmaklar kalkıyor titrek,
Biri kaldırılıyor, ”sen“ diyerek.
İstanbul’ la ilgili bir şiir,
“ Dedi ki İstanbul muhasarası,
Başlarken aldığım gaza yarası,
İçinden çektiğim bu altın oktu.”
“Oğlum! , bu nerede olmuş? ,
Bu, ne zaman ki okmuş? ,
Niye Padişah öyle demiş? ,
O zaman Padişah kimmiş? .
Art-arda sıralanınca sorular,
Hoca derse çalışmadığını anlar.
“ Hocam biraz çalıştım, kem-küm,
Hepsini okuyamadım, kem-küm”.
Şimdi başlıyor asıl imtihan,
“Oğlum! , senin baban ne iş yapıyor? ,
Arkadaşımız Ahmet “Çiftçi” diyor,
O zaman hocanın tepesi atıyor.
Gözlerini Ahmet’ in gözlerine dikiyor,
Hiç kıpırdamadan öylece kalıyor.
Ahmet şimdi su gibi eriyecek,
Bakalım hoca ne diyecek.
“Eğer baban zengin olsaydı,
Git, onun parasını ye, derdim.
Hem çiftçi, hem fakir olacaksın,
Sen mecbursun, mutlaka okuyacaksın”.
12.08.2009
Bulancak-Giresun
NOT: Burada anlatılan hitap sözleri tıpatıp aynı kelimeler olamayabilir. Ancak, amacımı ifade ettiğimi sanıyorum.
Muzaffer UzunkayaKayıt Tarihi : 12.8.2009 11:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!