Sen Gittin Ya Baba Şiiri - Ali İnci

Ali İnci
7

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Sen Gittin Ya Baba

Bizim musluklar hiç damlatmazdı, sağlamdı
Öyle sanırdım
Ahmetlerinki hep damlatırdı
Ders çalışmak için giderdim, senin izninle
Ta içerden duyardım şıp şıp damlayışını evyeye
Ne yapayım, kulaklarım hassas öyle seslere..
Ahmet hiç rahatsız olmazdı
Sen gittin ya Baba
Bizim musluklar da damlatmaya başladı.
O vakit anladım ki Ahmet babasızdı.

Kapılarımız gıcırdamazdı hiç
Ahmet’in annesi ne vakit mutfağa girip çıksa
Kapıların gıcırdayışından bilirdim
Bir de bizim için yaptığı keklerin kokusundan.
Evleri çok sessizdi
Gıcırdamasa kapıları, anlamazdım annesinin varlığını
Sen gittin ya Baba
Bizim kapılar da gıcırdamaya başladı.
O vakit anladım ki Ahmet babasızdı.

Biliyorsun, Annem anahtarlarını çantasında taşır
Sen de cebinde
Anahtar askımız boş olurdu genellikle
Ahmetlerin askısında hep vardı bir tane
Ekmeğe giderken koyuverirdi cebine
Özenirdim..
Kendi kapısını Ahmet açardı
Sen gittin ya Baba
Bizim askımızda da anahtar olmaya başladı.
O vakit anladım ki Ahmet babasızdı.

Oyuncaklarım vardı, bir de yeşil arabam; severdim.
Sen de yeşili severdin.
Ahmet’in de oyuncak arabaları vardı
Ama hiç yeşil arabası yoktu, oynardık.
Bazen birbirimize ödünç de verirdik
O benim yeşil arabamı hiç almadı, oynamadı da
Silgim düşmüştü bir ara Ahmet’in ranzasının altına
Üzüldüm, almalıydım mutlaka
Pek istemedi Ahmet “benimkini vereyim” dedi, “boş ver”
Sen almıştın. nasıl vaz geçerdim, iki çocuk uğraştık
Kan ter içinde ulaştık ranzanın altındaki silgiye.
Bir de yeşil araba gördüm, sıkışmış uzak köşeye
Sevinçle “Ahmet” dedim, “senin de yeşil araban varmış”
“Sanırım silgim gibi düşmüş, burada kalmış”
Sustu Ahmet, ikimizin kaldıramadığı ranzayı
Tek başına itekledi, altında bırakıp yeşil arabayı
Sen gittin ya Baba
Yeşil arabamla oynamayı canım hiç çekmedi
O vakit anladım ki Ahmet babasızdı.

Bazen camiye götürürdün, tembihlerdin sıkı sıkı
Zor sabrederdim siz durana kadar namaza
Cirit atarak en arkalarda
Yakalamak için pencerelerden süzülen ışıkları.
Allah’ım! Ne kadar da büyüktü cami, halılar
Başımı okşardı çıkarken hacı amcalar
İlk kez elini tutmadan gittim camiye Baba, kalabalıktı
Tanımadığım adamlar
Amcalarım, dayılarım, arkadaşların da vardı
Senin yanındayken başımı okşayan hacı amcalar
Gene başımı okşadılar
En önde yatıyordun, üzerinde yeşil bir örtü
Saf tutanlar beni de aldılar aralarına
Sonra yanına geldi bir sarıklı amca
Anlamadığım birçok şeyden bahsetti
Son yolculuk ne demekti.
İşin icabı hep uzaklara seyahat ederdin ya
Artık hep duracak mıydın gidip gelince yanımda
Yoksa bir daha gelmeyecek miydin Baba?
Elimi tutan amcamın gözleri dolu doluydu
Anlamadım, üzgün mü yoksa mutlu muydu

Namazı tarif ederken anladım, sarıklı amcanın “sübhaneke ile birlikte okunacak” dediği cümleyi, uyuturken bana ezberlettiğin duaya neden eklediğini.

Ayakta namaz kıldım ilk defa Baba,
Ekledim duama, neden eklendiğini öğrettiğin cümleyi
Sen gittin ya Baba
Küçük yüreğimdeki kocaman boşluğu kimse görmedi
Artık Ahmet daha, daha da arkadaşımdı.

Meğer bizim musluklar da damlarmış
Gıcırdarmış kapılarımız
Her şeyin bir ömrü varmış anladım
Baba her şeye ilaçmış
Baba varsa zemheride gül bile açarmış
Sen gittin ya Baba
Dışarda nefes alamayan çocuk
Yüreğinde nefes alacağı kocaman dünya yaparmış.

Ali İnci
Kayıt Tarihi : 27.1.2025 15:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!