Sen hep böyle,
Her defasında,
Alıp başını fütursuzca giderken,
Günleri tükettin zamanından erken.
İçimden sökerek götürdüklerinin
Olmazken farkında bile,
Gönüllerde coşan mısralar geldi dile.
Durmaksızın gittin,
Sürekli varmak istediğine yol aldın.
Yol sende, hasret bende kaldı.
Vuslatsa yine en derin hayale daldı.
Sen gittin…
Oysa bir ümittin hayalimde,
Yeşilin en el deymemişi kadar masum,
Bir o kadar da yasak.
Belki günaha değerdi başlarımız,
O masumiyeti yaşasak.
Bense iplerimi alın yazıma teslim ederek
Dönmekteyim çaresizce.
Kendi eksenimde,
Kendimi bilmeyerek,
Bir o kadar da sessizce.
Ellerim ceplerimde,
Yüreğim ellerimde,
Sonbahardan artakalan yaprak misali
Savrulmaktayım sevda yellerimde.
Öylece bakakalırken
Seni götüren her günün ardından,
Gidişinin acı burukluğunun içinde,
Dönüşüne canlanacak kıvılcımı üflerdim.
Kan ter içinde, ölesiye.
Büyüsün, şairane yüreklerde kor olup
İçimde alevlenen yangına karışsın diye.
Öyle bir gittin ki,
Ama bu sefer…
Dönüşü olmayan yolcu misali,
Sanki ukbaya sefer.
Küllerini savurdun,
Hücrelerimin en ücra köşelerine kadar.
Beni yokluğunla vurdun.
Gittin,
En ufak bir ışık bırakmadan,
Arkana bile bakmadan.
Bin defa dönecek olsan da,
Vuslatı tamamen karanlığa boğarak
Gittin.
Ben mısraların peşinde
Gidişine destanlar düzerken,
Cümleler çıkarttı aralarından
“gelme” kelimesini çok erken…
(Gündoğmuş/22.05.2009-16:00)
Faruk AteşKayıt Tarihi : 25.5.2009 17:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
saygılarımla...+ 10 puan
TÜM YORUMLAR (1)