Bu şehir sana benziyor artık
Ve bu terkedilmiş konaklar
Yalnız kalmış ağaçlar
Kurumuş güller
Hepsi ama hepsi seni hatırlatıyor bana
Bu şehir sana benziyor artık
Hani bir zamanlar bu şehirde
Yeşillerle dolu bahçeler
Pembe pembe çiçekler vardı
Ormanların arasındaki o güzel kulübeler
Tepelerini süslerdi bu şehrin
Sabahları kahvaltılar vardı ailece
Ve komşular vardı halini soran
Akşamları kahve köşelerinde
Radyo başında, dost yanında
Sohbetler vardı, çay keyfi vardı
Gündüzleri yaşamanın yorgunluğunu alan
Bu şehir sana benziyor artık
Parçalanmış iskeleler
Yıkılmış duvarlar, hanlar
Bu iki köprü, bu yedi tepe
Ortaköy, Eminönü, Beyoğlu
Üsküdar ve Ümraniye
Hepsinden öte bu İstanbul
Yüzündeki ben gibi benziyor sana
Yanaklarındaki gamze gibi
Ellerindeki sıcaklık gibi
Bu şehir sana benziyor artık
Kenar mahallerinde yaşayanlar gibi
Gönlünde yaşayamadım ben senin
Yalnız kaldığım zaman
Kırık iskemlemde oturduğumda
Beni yaralayan, beni bağlayan
Masmavi denize karşı, bu şehre karşı
Aklıma sen geldiğinde
Gözlerim ağlar gibi,
Tutunamadım ben sana...
Bu şehir sana benziyor artık
Deniz kenarındaki oturaklarda
Uykusuzluktan baygın düştüğüm zaman
Yüreğime sıcak gelen uykuya benziyorsun artık
Yollar sana benziyor, bir bak
Sen de karmaşık, onlar da
Kimi zaman kaybolduğum gibi
Kimi zaman da savrulduğum gibi
Benziyorsun yollara
Bu şehir sana benziyor artık
Gönlümü ateşe verdiğin gibi
Bu şehri de yakmışsın sen elinde
Denizler bulanık resmin gibi
İnsanlar vefasız kendin gibi
Dostlar yalan, yürekler zalim
Sevmeler kara, tuzaklar nice
Yalnızlık bile, ölüm bile
Sen gibi
Sen gibi artık bu şehir
Sen gibi...
Kayıt Tarihi : 3.2.2007 04:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!