Sen Geleceksin Diiye Bebek

Mehmet Zeki Gezici
200

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Sen Geleceksin Diiye Bebek

SEN GELECEKSİN
DİYE BEBEK

M. Zeki Gezici

SEN GELECEKSİN DİYE BEBEK 1
M. Zeki Gezici

YÜREĞİMİZİN KAPILARI AÇIK

Sen
geleceksin diye bebek,
Açık tuttuk
gökyüzünün kapılarını
Nehir yataklarını açık
Açık tuttuk
özgürlüğün yollarını,
Yüreğimizin kapılarını açık.

- Anne, ben hep bu kadar mıydım?
- Olur mu öyle şey, biz babanla seni ilk gördüğümüzde fasulye tanesi kadardın.
- Ne kadar çok büyükmüşüm, masalda bulutlara kadar tırmanan sırıktaki fasulyeler kadar mı?
- Tek bir fasulye tanesi kadar,canım.
- Ellerim, ayaklarım yok muydu dişlerim?
- O kadar heyecanlıydık ki gözlerini aradık, kalbini görmek için,
- Görebildiniz mi?
- Uykudaydın,seni uyandırmak istemedik, nasıl olsa büyüyünce sen gösterirsin, dedik.
- Sonra ne zaman gördünüz?
- Ayakların vardı sanki uzayda yürüyüşe çıkmıştın, kordonla dolanıp duruyordun tek başına kolların vardı.
- Uzay ne demek anne?
- Ben toprağın altını bilirim, babana gökyüzünü sor, uzayı o daha bilir.
- Adı Şafak olanlar uzaydan mı geldiler.
- Baban da senin gibi geldi, canım.
- Hava nasıldı, Hava! ..
- Kalbinin atışları öyle çarpıyordu ki bedenime, bütün mevsimler baharın kokularını, esintilerini getiriyordu.
- Çocuklar galiba en çok baharlara benziyor, yemyeşil, sıcak baharlara.

[email protected]

SEN GELECEKSİN DİYE BEBEK 2
M. Zeki Gezici

AKIP GİDEN
GELECEKTİ NEHİRLERDEN

Döktük
suyumuzu okyanuslara,
Ateşi
sonsuz uykusundan uyandırdık,
Aşk
bizimle buldu kendini,
Yitirmişken yüreğini zamanın kıyısında
Akıp giden gelecekti
nehirlerden.

- Dede, babaannem neden bu kadar güzel?
- Benim sevgim onu güzelleştirdi.
- Her sevilen kadın böyle güzel mi olur?
- Yalnız kadınlar değil, çocuklar, çiçekler, kuşlar sevgiyle bakıldıkça güzel olur. Bak şu arkandaki güle, dün, sen su verdin diye köküne, bugün çiçeklerindeki yapraklar daha inceldi, kokusu uzaklara yayıldı, dallarındaki yavru tomurcuğu da senin için verdi.
- Dede, sevmeyi nasıl öğrendin?
- Onlar benim içimde vardı, tohum gibi, çekirdek gibi. Ben onların kabuklarını kırmalarına yardımcı oldum.
- İçindeki tohumların hepsi çatladı mı?
- Hayır,tek başıma çok azını açabildim, annem, babam, arkadaşlarım hele okuduğum kitaplar...
- Babaanneme hiç mi kalmadı?
- Kalmaz olur mu,kırılmışları bir araya getirdi,sağlıksız olanlarını ayıkladı,gürgen dalını yontar gibi, çok keskin dilini kullandı, zarar görmesinler diye de yüreğinden su verdi. Sevgimi ben onunla büyüttüm.
- Sen onun eseri sayılırsan,sen onu yontmadın mı?
- Hayır, bayanlar yontulmaz, inceltilir.
- O da senin eserin mi?
- İşte bunu çok iyi bildin, onu, gözünün içine baktığımda kendi emeğimle yarattığım bir dünya harikası olarak selamlarım, emeğime duyduğum saygının en güzel çiçeğidir o.
- Seni bu kadar sevimli dede yapan, dünyamın en güzel babaannesini öpmek istiyorum...

[email protected]


SEN GELECEKSİN DİYE BEBEK 3
M. Zeki Gezici

GÜNEŞİN
UMUDU MUSUN
BEBEK

Sen
hayatın baharı mısın
başlangıcı mısın
esen rüzgarların
yeniden doğan güneşin
Umudu musun
bebek,

Martılar bütün gün sahilde uyuklayan, dedi kodu yapan insanları şaşarak seyrettiler.
- Anne,kuşların da coğrafya öğretmenleri var mıdır?
- Onların öğretmenleri doğadır.
- Okul atlasları kaç sayfadır?
- Görebildikleri her kuş bakışı bir sayfadır.
- Kuşlar sınırları geçince tutuklanır mı?
- Kendi yasalarına göre gökyüzünü paylaştıklarına göre suç işlemiş olmazlar ki.
- Nasıl yani?
- Her kuş uçabileceği yere kadar uçar, konaklayacakları yerleri de kendileri seçerler.
- Bahçedeki tavuklar da kuş sayılır mı anneciğim,
- Oğlum,tavuklar yer kuşlarıdır. Kalkansöğüt köyü+nde deden, bir tavuk görmüş.
- Beyaz bir tavuk mu?
- Evet beyaz bir tavuk, sabahları Türkiye’deki kümesinden çıkar bahçede şöyle bir dolanırmış. sonra horozları önlerinde, arkadaşlarıyla tel örgüleri geçip Bulgaristan topraklarında oranın tavuklarıyla buluşurlarmış. Bütün gün otları yiyerek, Balkan sularını dereden içerler, akşam olunca da yine kümeslerine dönerlermiş.
- Peki yumurtalarını nereye bırakırlarmış?
- O kadar izlemeye vakti yokmuş ki dedenin.
- O zaman sen tahmin et, tavuk aklıyla ne yapar?
- Hep bana soracağına sen bil bakalım, akıllım!
- Tavuklar akıllıdır, anne, hangi toprağın yemini yemişse. suyunu içmişse, bereketini de o ülkeye bırakır, içerde kazandıklarını başka ülkeye kaçıracak değiller ya anneciğim!

+Kalkansöğüt Köyü: Edirne –Lalapaşa’ya bağlı Bulgaristan sınırında bir köyün adı.

[email protected]

SEN GELECEKSİN DİYE BEBEK 4
M. Zeki Gezici

İÇİNDEKİ IŞIK
GELECEĞİN USTASI

Aydınlık karanlığın içindeydi
Karanlık aydınlığın içinde
Sonsuzluk Yuri Gagarin’in içindeydi
Gelecek yıldızların içinde.
- Dede, kimlik nedir?
- Bu hangi kimliği sorduğuna bağlı.
- İnsanların kaç kimliği vardır ki?
- Okul kimliği, meslek kimliği, nüfus kimliği, kültürel kimlik..
- Kültürel kimlik nedir?
- İnsanın eğitimle davranışlarını ne kadar değiştiğini gösteren kimlik, hangi yüz yıla ait olduğunu belirleyen kimlik.
- Dede felsefe yapmaya başladın, şunu benim anlayabileceğim gibi anlatsana.
- Öyle şeyler soruyorsun ki,gel de işin içinden çocukça çık bakalım.
- Düşündüklerini sadeleştir, süs olarak eklediğin kelimeleri ayıkla, söylemek istediklerini çocuklaştır daha kolay olur.
- Nerede kalmıştık,
- Kültürel kimlikte dede!
- İnsan ya geçmişin bir fosilidir ya da gelecekte oluşacak iyi insanların taslağı..
- Fosil, kayaların arasında taslaşmış ya da buzulların arasında donmuş olarak bulunmaz mı? Yaşayan insandan fosil olur mu?
- En iyi fosiller, yaşayan insanların arasından çıkar.
- Tam anlamadım, ama, sen yamansın.
- Benim çocukluğumda devletler uzayda da yarışırlardı. Bir Ruslar, bir Amerikalılar daha yukarı çıkardı.
- Kim kazandı?
- Bu tür yarışların galibi olmaz, sonunda yine bütün insanlar kazançlı çıkar, ama,
- Ne aması!
- Amerikalı astronotun adı aklımda kalmamış,uzayın sonsuzluğunda, dünyaya en uzak noktasından dolanırken radyo dalgalarıyla kendisine bir soru sorulmuştu,
- Yeryüzündeki uzay üssünden mi?
- Evet, “sen “demişlerdi, “İnsanoğlunun ulaştığı en yüksek noktasındasın neler hissediyorsun ? ”
- Uzaydaki adam ne dedi?
- Dememesi gereken şeyler söyledi. Tevrat’ın ilk cümlesini okudu, “Başlangıçta Allah gökleri ve yeri yarattı” dedi.
- Geçmişten günümüze milyonlarca işçinin, bilim insanın emeğine teşekkür etmedi mi?
- Kültürel kimliğini İsa’nın doğumundan önce,Musa Peygamber döneminden almış. Bir daha da yenileyememiş.
Yuri Gagarin: Uzaya çıkan, ışığın ve karanlığın kökünü gören ilk insan
[email protected]

SEN GELECEKSİN DİYE BEBEK 5
M. Zeki Gezici

YÜREKLERİNDE YAŞAMA SEVDASI

Toprağın sesi
Ateşin gökten
yağmur gibi inişi
Yüreklerinde yaşama sevdası
Afrika’nın kara derili insanlarını
dansa davet etti.
- Dede, müzik nasıl oluştu?
- Önce doğanın kendi sesi vardı, uzay boşluğunda yıldızlar, gezegenler sonsuza kadar kalacakları yörüngelerini ararken, birbirleriyle köşe kapmaca oynarken, bulunca da evlerine yerleşirken, çarpışıp yok olmadan çıkardıkları sesler vardı.
-O zaman çıkan sesler müziğin bir parçası sayılır
mı?
- Sayılmaz tabi, kaosun içinde matematiksel ölçülere uyana kadar bütün yıldızlar gezegenler serseri mayın gibi dolaşıp gürültü yapıyorlardı.
- Gürültü ne zaman bitti.
- Hiç biter mi, yörüngelerine oturunca bu defa iç sorunlar başladı.
- Bütün evrende mi?
- Bizim için yakın zamana kadar evren yaşadığımız dünyadan ve onu saran gökyüzünden ibaretti.
- Dünyada da ses var mıydı?
- Milyonlarca yıl süren buzulların erimesiyle uyanan toprağın güneşte gerilişi, değişen mevsimlerde rüzgarlar dağların kayalarına çarparak çıkardıkları yüksek titreşimli uğultular, ilkel insanı çok korkuttu.
- İnsan önce doğanın seslerini mi taklit etti.
- Yedi milyon yıl önce Afrika’nın güneyinde ayağa kalkan insan, güneşe doğru yürüdü ve dans etti.
- Ekvatora doğru mu?
- Evet, artık doğaya öykünerek sesler çıkarmaya başladı,
- İlk çalgıları neydi?
- Yağmurlu havalarda mağaralarında küçüklü büyüklü kafataslarını birbirine çarparak dans ederlerdi.
- Ya güzel havalarda nasıl dans ederlerdi?
- Yıkılmamış, ama içi boşalmış, kof ulu çınar ağaçlara uzun sopalarla vurarak.
- Sonra neler oldu?
- Balıkçı kayıkları sazlar arasında dolaşırken rüzgarlar, boş kamışların içlerinde insana hoş gelebilecek sesler yarattılar.
- Doğa pan flütü mü yarattı, dede?
- Araç yapan insanın beyni geliştikçe, ortaçağın sonunda bu kez sesler kendileriyle uyumlu başka çalgılardaki seslerden arkadaş aramaya başladılar.
- Buldular mı ki?
- Böylece çok sesli müziğin temelleri atılmış oldu. Beyinleri yeterince gelişmemiş olanlar tek sesli müzikle yetindiler.
- Dede, bütün möööler tek sesli müzik mi yaparlar?
[email protected]

SEN GELECEKSİN DİYE BEBEK 6
M. Zeki Gezici

ÇOCUKSUN
GÖKTE
BİR YILDIZ TUT

Çocuksun
gökte bir yıldız tut,
hayatı
bir oyun haline getir,
sen büyürken
ona sevgiyle bak,
sonsuza kadar
o yıldız
senin olsu

- Baba, benim kadar küçük bir çocukla hiç sıkılmadan saatlerce nasıl oynuyorsun?
- Senin yaşında oynayamadığım oyunları oynuyorum
- Bu oyunlar o zamanlar yok muydu?
- Hepsi yoktu, zaman geçtikçe bir kısmı yerlerini başka oyunlara bıraktı. senin anlayacağın zamanla oyunlarda eskiyor, yerlerine yenileri geliyor.
- Onlar canlı mı ki ölsünler?
- Evet oyunlar da oyuncak üretenlerin parmaklarının izlerini, bakışlarının renklerini, kurdukları düşlerin biçimlerini ruhlarını taşırlar.
- Vayyy! Dedem gibi konuştun!
- Oyunlar çocukların dünyaya yeniden biçimlendirmeye başlamasıdır.
- Hangi oyunları daha çok severdin.
- Parça parça birleşen oyuncakları severdim. Onlardan kendime değişik dünyalar kurardım.
- Şimdi birlikte daha güzellerini kuruyoruz.
- Sen doğmadan önce balıklarım vardı akvaryumda.
- Balıkların bu kadar küçük bir akvaryumda canları sıkılmaz mıydı.
- Her balık çok büyümeyen birer çocuktu benim için, bütün gün oynamaya doyamazlar. Köy deresinden renkli taşlar getirdim. Uzak okyanus denizlerinden çıkarılmış yosunları, bitkileri kumların üstüne
serpiştirdim, kök saldılar, boy attılar. ne yapıyorsun öyle?
- Sen anlat ben dinliyorum baba!
- Balık yavrularını aylarca öyle besledim ki,beni görünce dans etmeye başlarlardı.
- Top oynayalım mı baba?
- Çayıra bunun için geldik ya.
- Üstüme fazla gelmeyeceksin ama, yoksa faul olur.

[email protected]

SEN GELECEKSİN DİYE BEBEK 7
M. Zeki Gezici

ÖZGÜRLÜĞÜ
YILDIZLARLA PAYLAŞAN BEBEK

Sen
şarkılarını
saçlarında büyüten bebek
Doğmadan önce
sonsuzun kıyısında uyurdun
Şimdi rüzgarın içinde
sonsuz bir geleceksin,
Sen özgürlüğü
yıldızlarla paylaşan bebek.

- Sen neden kız oldun ki Elif?
- Anneannem kız olmamı çok istedi, ben de kız oldum.
- İsteyince hemen oluyor mu ki ?
- Bence temiz bir kalbin yaptıramayacağı şey yoktur, yeter ki istemesini bil, bana soruyorsun ama sen neden erkek oldun?
- Benim geldiğim yerde demokrasi vardı, beni seçimle gönderdiler.
- Peki seçime kimler katıldı,kimler oy verdi?
- Babam oy verdi,yetmez mi?
- Ben böyle demokrasilerin olduğu ülkeleri bilirim, kendilerini düşürdükleri çıkmazlardan kurtarmak için demokrasi adına ihtilal bile yaparlar.
- Dedemin kitapçı dükkanın duvarında asılı bir fotoğraf vardı bilir misin?
- Hani sorduğumuz da Mustafa Kemal*in nöbetçisinin tek başına çalıştığı yer, parlementer demokrasinin tarihi dediği fotoğraf mı? .
- Evet, beyaz saçlı, beyaz ceketli yalnız kendi ülkesinin değil,geleceğin bütün zamanlarını aydınlatacak kadar ışık saçan insan Muammer Aksoy..
- Onun bedenini öldürdüler biliyorsun.
- Daha nicelerinin bedenlerini ortadan kaldırdılar,bir de yetmemiş gibi ihtilal yaparak demokrasiyi kurtarmaya çalıştılar.
- Sonra da asmayıp da besleyelim mi diye sordular.
- Ama,yalnız bizim ülkemize özgü değil ki bunlar Elif.
- Demokrasi, hukuk gibi söylemesi güzel kelimeler hoş olmayan şeyleri saklamak için kullanılan örtülermiş gibi gelir bana.
- Oysa insanların kendi emekleriyle yüzlerce yıl verdikleri uğraşlar sonunda kazandıkları bu değerleri yaşatan ülkelerde büyüseydin daha başka düşünürdün.
- Nasıl yani, sana göre demokrasi, zenginlerin paralarıyla oy satın alabildikleri yönetim biçimi değil mi?
- Kaç kuruşluk demokrasi istersiniz örtülü ödenekten,yanında bir paket makarna,bir paket margarin bir kutu deterjan..
- Bizim Meclis seksen beş yıllık tarihinde iki önemli görev yaptı ama,ilkinde Cumhuriyeti kabul etti
- Diğerinde ise bir martta Irak işgaline hayır dedi.
[email protected]

SEN GELECEKSİN DİYE BEBEK 8
M. Zeki Gezici

SEVGİ
YÜREĞİNE SU İÇMEYE
GELİNCE
güneşle yıkanmış
toprak koydum gül köklerine
Bin dallı nakışlar kuşatsın
Saçlarımı öpen sessizliği
Bahçem, salıncağım benim
bedenimin gündüz uykusu.

- Dede şu büyükleri bazen anlamıyorum ,beni hiç dinlemeden yalnız bildiklerini anlatmaya çalışıyorlar.
- Canımın içi insanlar yaşlandıkça dallarına yaprak çıkarmaya üşenen ağaçlara, yakılacak odunlara benziyorlar. Yalnız sahip olduklarını korumaya çalışan cimrilere dönüşüyorlar.
- Sen neden öyle değilsin
- Seninle konuşmak,düşünmek aynı gökyüzüne birlikte bakabilmek, birlikte oyun oynamak beni her zaman yeniliyor, senin taptaze duyguların bana aşı oluyor ruhumu çocuk ateşiyle, gençlik ateşiyle dolduruyor.
- Eskiyen yanın olmuyor mu?
- Olmaz olur mu, bak belime , bacaklarıma,yüzümü bak güneşi gördükçe daha çok buruşuyor.
-Daha çok baharları geldiğimiz bu evi niçin yaptınız?
- İstanbul da bedenim bana kendini taşıtmaya başlayınca, bir de deprem korkusu, bu evi yapmamıza neden oldu.
- Kiminle?
- Babaannenle, babanla , annenle, amcanla.
-İnsan başkalarına danışmalı mı, kendi bildiği gibi yapsa olmaz mı?
- Başkalarına danışarak onların deneyimlerinden yararlanmak akıllı insanların becerisidir.
- Pekala benden öğrendiklerinde mi var?
- Elbette,toplum ancak eğitilmiş çocukların anne ve babalarına hatta büyükanne ve dedelerine örnek olmasıyla gelişebilir.
- Nasıl yani?
- Bunu yaşamadan anlayamazsın ki.
- Dede ben yürürken bedenimi hissetmiyorum bir yere gitmek isteyince
- uçuvermişim kendimi olmak istediğim yerde buluyorum.
- Çocukluk! İnsanlığın atom çekirdeği.
-- Benim haberimi alınca ne yaptın?
- Senin varlığını ilk duyduğumda senin için ne yapabilirim diye düşündüm.
- Sonra ?
Sevgi insanın yüreğine kadar inip su içiyorsa anlamı oluyor, önce tütün kullanmayı bıraktım.
-Bunca yıllık alışkanlığını benim için mi bıraktın, nasıl başardın dedeciğim?
-Sen kendini akıllı sanıyorsun,önce bunu kendine kanıtla dedim.-
- Zor olmadı mı ?
- Kırk pipom ve bir yıl yetecek kadar tütünüm vardı…
-Desene sevgi yüreğine su içmeye inince neler olmaz ki?

[email protected]

SEN GELECEKSİN DİYE BEBEK 9
M. Zeki Gezici

DÜNYA DIŞARIDA
SENİ BEKLİYOR BEBEK
yere düşen yaprak:
köküm sen misin?
damarlarımdaki hayat
suyun gibi akıyor,
toprağın gibi kokuyor
savrulan rüzgar,
özgürlüğüm
senin baharına benziyor,
yüreğim sen misin?

Gökyüzü, eteğindeki bütün bulutlarını yere İndirmiş; güneşin altında toprak,yumuşak ve sıcaktı.,. bahçede güller arasındaydık,
-Dede,madalya nereye takılır?
-Yakıştığı yere, uygun olan yerlere takılır.
-Nasıl, anlayamadım ?
-İnsanın göğsüne, yüreğine takılan madalyalar vardır,her birinin özelliği elde ediliş biçimi farklıdır.
--Senin yüreğine takılan oldu mu?
--Yıllar önce öğrencimden gelen el kadar bir kağıda yazılmış “siz bizim kaderimizi değiştirdiniz,sayenizde sınavları kazandık öğretmenim! ”i yüreğimde onur madalyası olarak taşırım.
--Başka taşıdığın var mı?
--Var tabi,yıllar önce Edirne’de sanırım köy hizmetleri binasına altımda araba,elimde çanta kitap satmaya gitmiştim. Çay ocağının sorumlusuyla sohbet koyulaştı, onun oğluna almak istediklerini bir kenara bıraktık, önerdiğim kitapları çantaya doldurduk. Sonrada dedim ki gelecek hafta yine geleceğim,çocuk kitapları beğenmezse geriye getir.
-Pekala kitaplar geriye geldi mi?
-Geriye gelmedi ama o çocuğun babasına dediklerini hala unutamadım,
-Çocuk ne demiş ki?
-“Baba sen bana bu kitapları alacak kadar akıllı mıydın “ demiş.
--Vayy bee helal olsun o çocuğa! Dede,babamın böyle madalyaları var mı?
--Olmaz olur mu, var tabi.
-Anlatsana.
-Kışlada valizleri elinde baban,“ben terhis oluyorum, sizler,hoşça kalın “ derken,mühendis subaylardan biri ,
-“Şafak, bir çay içer misin” demiş,
Baban da:
- Sağ ol az önce içtim, kıdemli mühendis:
- O içtiğin çay var ya demiş, bu kışlaya bugüne kadar senin gibi biri gelmediği için içtin, oysa şimdi önerdiğim çay, bir daha bu kışlaya senin gibi biri gelmeyeceği içindir.
- Babam ne demiş?
- Baban içtiği çayı,kürsülerde takılan olimpiyat madalyalarından daha değerli hissetmiş içinde.

[email protected]

SEN GELECEKSİN DİYE BEBEK 10
M. Zeki Gezici

KÜÇÜLTÜN DÜNYAYI
BİR KARIŞ OLSUN

Evin içinde bir çocuk
Dünya döner onun etrafında
Çocuğun içinde bir dünya
Çocuk döner
dünyanın etrafında.

-Dede,dünya eskiden de bu kadar küçük müydü?
-Değildi yavrum,her insanın dünyası kanatsız hayvanların dünyası kadardı; yürüyebildiği, evcilleştirdiği binek hayvanlarıyla gidebildiği, görebildiği ve aklında tutabildiği kadardı.Sonra insanoğlu milyonlarca yılda dönen tekerleği keşfetti.
- Dönen tekerlekler mi etken oldu diyorsun?
-O dönen tekerlek var ya, bir daha hiç durmadı.Kağnılarla başladı,Güney Çin Denizinin üstünde,balık kokan gökyüzünden yeryüzüne inen ve babanı götüren uçağın kanatları altında da tekerlek vardı.
- Dede ben balık olsam dünyanın bütün nehirlerini, göllerini ve denizlerini dolaşabilir miydim?
-Dolaşamazdın.
-Ya kuş olsaydım ?
-Bütün dünyayı uçarak gezemezdin.
- Neden ama ben annemin küçük kuşu,babamın küçük balığı değil miyim?
- Onların hiçbiri araç yapamazlar.
- Dede baş parmağımı batırabilir miyim?
- Nereye?
- Bering Boğazına
- Parmağın Asya kıtasıyla Alaska arasına sığar mı ki?
- Ben de parmağımı ıslatır da batırırım.
- Balıklar parmağını yemesinler.
- Onu bilmem ama güneye bakan tarafına ılık sular çarpıp gidiyor.
- Ya kuzeyinde?
- Parmağım donuyor dede!
- Boğazı da daha fazla kapatırsan ekvator denizlerinden gelen sıcak su akıntısının yolunu kesersin,Kuzey Denizlerine baharın gelmesini geciktirirsin.
- Dede, işaret parmağımı Kuzey kutbuna koyarsam orta parmağımı nereye koyabilirim?
- Panama Kanalına.
- Ya geçen gemiler?
- Onları da diğer elinle geçecekleri okyanusa aktarıver.
- Serçe parmağımı ne yapayım dede?
- Bak Macellan Boğazı onu bekliyor.
- Dalgalanan denizin köpükleri Şair Neruda’nın evinin duvarlarına çarpıyor dede! .
-- En küçük parmağını Güney Kutup da bu kadar uzun tutarsan,sana, badi badi koşan penguenlar dünyanın ağırlık merkezini değiştirecekler.
- Dünya bir karış oldu dede!
[email protected]

Mehmet Zeki Gezici
Kayıt Tarihi : 7.12.2006 08:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Zeki Gezici