sen eskiden yıldız toplardın geceleyin
yakamozsuz
kararlı karanlıklarda yorganlardın bedenime
taç yapardın
süslerdin hiç olmayan herşeyi
ve
zaten olmayanlarla seviştirirdin
allahsız çaresizliklerde doğumlara ebe olurdun
sen...
eskiden...
sen eskiden nisan bakardın hep
son yaprağa yaklaşmışsada takvim
kar tanerciklerinin öksüz yanlızlığındada
öyküsüz temmuzların cehennem ateşindede
noksanlık yoktu
lale bakardın
bahar bakardın
kardelen direnci umutlarla
ışıktın
sen...
eskiden...
sen eskiden üzüm karası gülerdin
ağıt türkülerin ahenkli yok ediciliğinden koparırdın
küfürsüz şiirlerin anlamsız anlatımlarını
mezarlık çiçekleri kabir azabına düşerdi
isyana meyil rakısız gecelerde
doğum sancısında olsada hüzün
ölürdü
kıyamet müjdecisiydin
özürsüz yok ediciliklerin kayda düşmemiş yolculuğunda
sen...
eskiden...
sen eskiden soğan ekmek sunardın
uyuyakalmış iftarların az öncesinde
yağmur olurdun
susamış çiçeklerin taç yapraklarından süzülen
doyuran
toprak olurdun
an gelir
zemheride güller dökerdin yüreğime
an gelir
hayatın acımasız yükünü omuzlardın
sen...
eskiden...
sen eskiden aç komazdın yanlızlığımı
yakalardın
yitirilmiş ne varsa sevdadan yana
kayıp şehirlerin soysuz kaldırımlarında bırakmazdın
üşümüş güvercin yavrusu çaresizliğinde
eteğinden başak başak hayat dökerdin
fukara hayallerden can ötesi özlemler çıkarırdın
bütün köşebaşlarında adın okunurdu yüksek sesle
tek ben duyardım
tek ben anlardım
ömrüme katılmış ömrün ölümsüzlüğünü
sen...
eskiden...
sen eskiden gün batımları severdin
hissiz avuçlarımı ellerinin teriyle beslerdin
yanaklarımdan eksik olmazdı saçlarının iç gıdıklayan şarkısı
nahavent tadında
mağrur
sonra kanatlanırdı sağ yanım
sol yanımda şiir sevda
ten kokunda eser olmazdı cimrilikten
ürperirdim
üşümekten men edilmiş gönüllerde
kalemi kırılmış aşşağılık kokunsuzluklara gülerdik
sen...
eskiden...
sen eskiden esir geceleri sevimsiz sabahlara mahpus ederdin
ben şiir dökerdim
gözlerinden uzak kalmanın zehir saatlerinde
sen dakikalarda ömür ateşi yakardın
lanet ederdik sonra
hayasız hayatın bir türlü pişmek bilmeyen fasülyesine
ütü tutmayan gömlek gibi
aç kalmazdık ama
çıplakda
sen...
eskiden...
sen eskiden boşluk bırakmazdın bulmacalarda
sen eskiden çiçeklere basmadan yollanırdın
sen eskiden can sunumlarınıın çook ötesindeydin
sen...
eskiden...
FUFUKA
Ömer YazıcıKayıt Tarihi : 6.1.2013 22:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!