Acınmıyorum ufalamalarından
Üstünmüyorum horlamalarından
Kaçmıyorum, üstüme gelen beladan ki
“Sen dua et içinden, kimse duymasın
O duysun yeter! ” Kalp uyumasın
Tatlı su dilime dokundukça, sesli düşlerim başlar
Dünya bir kabın içinde, karman çor man
Öyle çok kaşık sallayan var ki..,
Açlığa razı oluyorum
Üstte bir çizgi var, keskin kalemle çizilmiş
Oradan yürüyorsun sen, ardına ekabirler dizilmiş
Bir bilinmezi sormuşun, bir bilinmeyen bilmiş
Bir kişi inmiş, yerine bin kişi binmiş
Aralarında yokum ben, zira..,
Yüreğinden isimim silinmiş
İpimi elime vermiş, Yüce Yaratan
İçinde kıyamet fırtınaları olan bir tipi
Yürümek, kimi zaman sürünmek, Hakka
Böyle yazmış; bana beni kaybettirip aratan
Ve bana yoldaş, dikenleri sert kirpi
Olsun, hamdımı artırır Mevla’ya
Dişlerimin arasında çiğneyip
Yere tükürdüğümde erki
Vefasızlığa yer yok!
Yer yok, bu kayıkhanede aşk kaçkınlarına!
Açı doyuran ellerin üstün görüldüğü meşrepte
Kibre, gurura, sahte sükuta ve suni saç kırlarına
Gönül almak ne hiçte, ne hepte
Gönül, gönülden gönül e
Tutulan ipe..
28.03.2009
Mehmet Sani ÖzelKayıt Tarihi : 29.3.2009 00:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Vefasızlığa yer yok! Yer yok, bu kayıkhanede aşk kaçkınlarına! Açı doyuran ellerin üstün görüldüğü meşrepte Kibre, gurura, sahte sükuta ve suni saç kırlarına Gönül almak ne hiçte, ne hepte Gönül, gönülden gönül e Tutulan ipe..
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!