Usul usul ne fısıldarsın kulaklara
Bir gelir bir gider
Döne döne yeniden gelirsin
Bir uzar bir kısalır
Kabına sığmaz taşarsın
Kükreyen bir aslan olursun
Bazı bazı dağdaki kurdu andırırsın
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Sen ne tatlı şeysin öyle
Hoş sohbet tatlı dilli sevecen
Sen aşkım sen umudum sen göz yaşım sen neşem sevincim
Sen tatlı bir kız
Sen yakışıklı bir erkek
Sen dünyanın çoğusun
Astılar sen ölmedin çoğaldın
Kestiler boy verdin başka yerden
Sen erkeğe isim sen kızlara ad oldun
Sen denizsin sen deniz
Deniz!
tebrikler,beğeniyle okudum şiirinizi...
Sen Denizsin Deniz!
Usul usul ne fısıldarsın kulaklara
Bir gelir bir gider
Döne döne yeniden gelirsin
Bir uzar bir kısalır
Kabına sığmaz taşarsın
Kükreyen bir aslan olursun
Bazı bazı dağdaki kurdu andırırsın
Derinlerden kuşku kaygı korku dolu heybetinle ulursun
Çıkarsın birden ininden bir görünür sonra çekilirsin
Ara sıra uslu bir köpek gibi olursun heybetin gitmiş
Uyursun bir gözün kapalı diğeri kaçamak bakar
Bazen de mırıldanarak paçalarıma yüzünü süren uysal bir kedi
Bir uçtan ötekine uzanmış yatarsın sere serpe
Sahiplenirsin dağları ovaları akan çayları
Bir çarşafsın bir yorgan ayaklar altında şilte
Uzayıp giden gök desenli bir halı duvardan duvara
Gündüz görünürsün gece yalnız sesin gelir
Ay ışığını üstüne serer yatarsın altına haspa
Neler edersin öyle yıldızlardan utanmadan
Her gece sarmaş dolaş öpüşürsün ışıklarla a yosma
Ne yaman şeysin sen doymayan tek sevgiye
Görürüm çünkü ay ışığı olmazsa sahil ışıklarıyla
Yanmazlarsa da onlar flört edersin deniz feneri ile
Aman Allah’ım o ne sevişme öyle bir nazlı bir cömert
Bir kibar bir hoyrat gidip gelmeler fısıltılarla
Nazikçe
Hırçınca
Kabaca
Şakalaşmaların gülmelerin bir kahkahan eksik
Yatarsın her gece ışıkların altına yıldızlara inat
Kıskandırırcasına işveler edersin çapkın şey
Kucaklarsın da alemi bir uçtan bir uca
Örttüğün yorganın altında neler gizlersin
Balinalar yunuslar tüm balıklar dans eder inciler mercanlar içinde
Bambaşka bir alem gizlersin eteklerinin altında
Bilmem kaç metre derinlere inersin petrol mavisi
Yüzeye çıkar olursun gök mavisi
Nedir mavilerle alış verişin
Hem çapkınsın hem hovarda haspa
Yatırmadığın kalmıyor göğsüne
Her üzerine binene eyvallah
Alıyorsun kimini de altına neler edersin onlara
Ne istemci şuh zillisin sen şırfıntı
Hem İspanyol valsi eder hem horon tepersin
Hem halay çeker hem zeybek oynarsın
Unutmazsın Kuğu Gölü Balesi’ni de
Kendin çalar kendin oynarsın gerekmez sana çalgı
Sen hem çalgısın hem çengi
Hem dağları ovaları kucaklarsın
Hem de gökle öpüşürsün
Busen eksik olmaz ufukla
Sen ne kahpesin ne zampara ne aşüfte ne maşuk
Sen ne tatlı şeysin öyle
Hoş sohbet tatlı dilli sevecen
Sen aşkım sen umudum sen göz yaşım sen neşem sevincim
Sen tatlı bir kız
Sen yakışıklı bir erkek
Sen dünyanın çoğusun
Astılar sen ölmedin çoğaldın
Kestiler boy verdin başka yerden
Sen erkeğe isim sen kızlara ad oldun
Sen denizsin sen deniz
Deniz!
Ahmet Emer
ahmet bey üstadım ;
çocukluğumdan beridir denizi ve deniz manzarasını çok severim..yaz oldumu her gün denize dalarım..denizin altındaki o gizemli çanlılar ortamının gizemini izlerim..kısaca çeker beni denizin atı da üstü de.
bu bağlamdan bakınca çalışmanızı beğenerek okudum..
kutlarım saygın kaleminizi.tam puan 10...Akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz.
Bu şiir ile ilgili 22 tane yorum bulunmakta