Sen De Şair Misin Ki Oynarsın Sözcüklerle?

Ahmet Emer
437

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Sen De Şair Misin Ki Oynarsın Sözcüklerle?

Utanırım şairliğimden ne zaman şairim desem şiir yazdığım için
Okuduğumda melankolik deniz gök dağ deniz aşk karışımlarında
Derim ki kendi kendime sen de şair misin be hey serseri
İki dize ulamakla peş peşe dünyayı yarattın sanırsın göğsün kabarır

Beyaz yastığa darmadağın yayılmış kadife saçları huşu ile okşamayı ben de bilirim ve yazarım oysa
Pembeliğini soldurduğun / bana canlı kalmasın diye öldürdüğün yanaklarına değecek diye dudaklarım damağım kaşınır dişim kamaşır ısırmışçasına ekşi bir starking Isparta elmasını
Dik tutmaya çalışmam boşuna değil sızlayan burnumun direğini
Yastığıma sinen aşk kokunu çekip içime sarhoş olurken günaydın bir tanem diyemiyorum çünkü yoksun
Yok ki yastığımın üstüne sinsin kokusu iki tel kahve saçın
Desem bile günaydın canım kalk artık
Eriyecek sesim yankılanmadan yağlı boya resimli duvarda

Gün ayazlarına uyanırken gözlerim sabahları
Bilerek ve isteyerek geciktiririm taammüden canım sabaha uyanmayı yalnız ve sensizliğe
Hayal edeceğim bir süre çünkü sol yanımda yatışını ve yüreğimin o tarafta daha çılgın atışını
Dinleyeceğim nefesini geceleri kuracağım saatimin zembereğine çalsın diye sabahları
Neyin nesi bilmiyorum kör ayazlara yalnız uyanışım sabah sanarak
Bir daha uyumak ölümdür oysa daha çok var sabaha kan ter içinde

Anılarında arıyorum dudaklarında kalan tebessümünü
İstemem anımsamak bırakıp gidişini kör kurşunlara gelesi
Sahilin fısıltılı dalgalarında buluyorum huzuru yokluğunda kimi hayal kimi gerçek
Söyleyemedim kimselere gönül derdimi zift karası anılarda
Nisan yağmurlarının berraklığında serinletirim kor kor yanan yüreğimi
Ay ışıklarının denize vurmuş yakamozlarında iple çekerim yıldızları bolluğunda el sallayan hasret türküleri gelir aklıma
mendili yudum arıttım
gülün dalında kuruttum
adın ne idi unuttum sarılmayı sarılmayı
Tuzu yamaçlarında kalmış göz yaşlarımın duruluğunda Tahtalı Barajı’ nın sularında püfür püfür meltem esen dağında Nif’in
İmbatla birlikte Kordon’ un kıyısında dalgalanan kahve saçlarını ben de özledim

Bir martı getirir mutluluğu gagasında bir yem tanesi

Ben bilmez miyim sedef ay ışığını indirmeyi denizin dibine
Son bahar yapraklarını sermeyi yatağımın üstüne ve sevişmeyi
Ve sevişmeyi canım delicesine kalp atışlarım duruncaya kadar duraksız
Ben bilmez miyim yazmayı ağaç kabuğuna duvarlara kumlara sevdamı
Şikayet edemez miyim ay ışığı kırıntılarına yıldızları petrol gecelerde
O uyurken bulutlardan tablo yapıp asmaz mıyım karşısına yamaçlarındaki en güzel manzaraları bezeyip hercai menekşelerle renk renk çiçekler arasında mis gibi kokular içinde uyutmaz mıyım dizime yatırıp pışpışlarken
Mor menekşelerden bir demet yapıp serpmez miyim omuzlarından aşağıya o en çok sevdiğin
Yetinmeyip papatyalar gelincikler daha nice kır çiçeklerinden bir çelenk koymaz mıyım sonra eskittiğin aşkımızın üzerine ki canlansın bu bahar nisan yağmurları ile yıkanmış saf ve temiz onurlu ve gururla dirilmiş canlı
Ama nerede o anlar nerede seni anımsatır da kömürlerimden yağar nisan yağmurları diye görmek istemiyorum bile menekşeleri
Penceremde şakıyan serçe ile bir olup coşmaz mıyım ben de sabahları
Nerede ise unutmasaydı adımı olmasaydı şeytanı görmüş gibi tavırlarında
Görmek isteseydi yüzümü duymak isteseydi sesimi tutsaydı ellerimi gözleri kapalı ay ışığı altında günahsız sevişmelerle yelken açsaydı yalansız aşklara
Pınarlar gibi akmaz mıydım başımı dayayıp ta sevdasına

Teselliye verdim kendimi de ondan bir tanem
Aşk meşk zamanı değil diye zaman
Açıl susam açıl deyip üşüşmüşlerken haramiler mücevherlere
Vermiş de bağrını kaval sesli seher yeline üşütüp hasta olmuşken cahilliğine bağrı yanık halkım
Bu ne iştir cancağızım bu mevsimde yakışır mı aşk meşk sana demezler mi
Derler cancağızım derler de işte bu yüzden indiremem yıldızları denizlere ay ışığı sonatında kıyısı köpüren dalgaların içerisindeki sakinliğinde yüzemem
Boğar beni engin deniz boğar beni mavi gök sıra dağlar boydan boya yeşillikler

Aylardan nisan canım bahar geldi
Portakal çiçeklerinin kokularında yıka dalgalanan kahve saçlarını
Sarhoşluğunda teselli bul kendince çek içine doldur ciğerlerini de
Övün kendinle kafa tut dağlara denizlere bağır bağır bağır vallahi seni seven biri var senin unuttuğun ay ışıkları altında cırcır böceklerine dost olan yıldızları tespihe çeken dua niyetine

Gelen biz oluruz kör kurşunlara gelesi deriz yalancılara talancılara soygunculara
Bulan biz oluruz Allah’ından bulsun deriz zalimlere hainlere işbirlikçilere
Tam tersi olur inadına cancağızım bu ne biçim dua ne biçim istek ne keramet
Başka bir yol gerek demek ki açılacak yeni bir yol ki kendi ellerimizle örelim yeniden sağlam kaldırım taşlarını hep birlikte el ele yürüyelim koşar adım dörtnala yetişelim kaybolan yıllara da dinsin özlem dinsin hasret dinsin kalp ağrısı
Nasıl kokar bak o zaman menekşeler bir tanem portakal bahçelerine inat papatyalara koşut
Bak o zaman toprağın rengi nasıl da koyu kahveye çalar yeşillerin altında yatarken
Nasıl öter bilir misin yaylanın ayazında kuyuların seranı inim inim inler sanki mutluluktan
O zaman gelecek bir tanem o zaman gelecek ve ağıtlar dinecek
Ebabiller üveyikler hüthütler olacak çevremizde kırlangıç yalı çapkınları ile
Güneş bir başka doğacak hatta bir başka yönden elini siper edip bakacaksın alnının açıklığında gök yüzüne ve hiç görmediğin kadar mavi olacak o atlas inadına mavi geldiğin gün
İple çekiyorum canım gelecek o günleri uçurtmamın kuyruğuna bağladım süzülüyor şu an göklerde ha değdi ha değecek güneşe kanadı
Güneşin doğumu yakın bekle hele
Güneşin doğumu yakın ufuklardan el sallıyor İzmir’ in Dağları’ nda çiçekler açtı bak
Hep birlikte haykıracağız Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa...

Ahmet Emer
Kayıt Tarihi : 9.4.2009 06:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Var mı söylememe gerek siz söyleyin dostlar? ! .

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mehmed İhsan Uslu
    Mehmed İhsan Uslu

    TEBRİKLER ÜSTAD!
    KALEMİNİZ KAİM, İLHAMINIZ DAİM OLSUN.
    GAZİ MUSTAFA FEVZİ PAŞA İÇİN 'ATATÜRK'LE BERABERLİKLERİ VARMIYDI?' DİYORSUNUZ. ELBETTE! ÇANAKKALE'DE, KOCATEPE'DE BÜYÜK TAARRUZ'DA HEMEN HEMEN HER YERDE BİR VE BERABER İDİLER. ATATÜRK KENDİSİNE HER ZAMAN SAYGI GÖSTERİR, PAŞAM DİYE HİTAP EDERDİ.
    BAŞARILARINIZIN DEVAMI DİLEKLERİMLE.
    İKİNCİ TAM PUAN BENDEN.
    SELAM VE DUALAR...

    Cevap Yaz
  • Zeynep Nilgün Gökçeöz
    Zeynep Nilgün Gökçeöz

    Kaleminize sağlık..ve duyarlı yüreğinize..Söz güzel ve özlü dökülmüş sayfalara..Kutluyorum..

    Cevap Yaz
  • Aynur Gursoy
    Aynur Gursoy

    Güneşin doğumu yakın ufuklardan el sallıyor İzmir’ in Dağları’ nda çiçekler açtı bak
    Hep birlikte haykıracağız Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa... Yürekten kutluyorum sizi. kaleminize sağlık.

    Cevap Yaz
  • Ceren Kaya
    Ceren Kaya

    Selam gönül dostu,

    Coşup çağladıkça akar, gürlersin
    Namerdi siler, garibi seversin
    Gönüllere hükmeder, fethedersin
    Şairsin ki, hükümdarım demezsin

    Coşupta çağlayan o koca yüreğinizin gönülleri fetheden değerli kalemini kutluyor, hükümdarlığının mahşere dek sürmesi dileğiyle saygılar sunuyorum. Tebrikler...

    Cevap Yaz
  • Ahmet Cevdet Bekkaya
    Ahmet Cevdet Bekkaya

    '....O uyurken bulutlardan tablo yapıp asmaz mıyım karşısına yamaçlarındaki en güzel manzaraları bezeyip hercai menekşelerle renk renk çiçekler arasında mis gibi kokular içinde uyutmaz mıyım...'
    Duyguları kelimelerle mısralara işleyerek anlatımını şiirleştirenin şair olması gerekir! Yüreğinize sağlık, selam ve saygılarımla tebrikler.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (14)

Ahmet Emer