Virane kalmış şu beldenin dağları
Yalnızlığı ciğerlerine çekerken
Sen çok küçüktün oğul!
Yaprakların nasıl can verdiğini
Biz dinlerken matemli türkülerden
Sen çok küçüktün oğul!
Bu duyarsız, gamsız, vurdumduymaz
Şehrin uçuk renkli ufuklarında
Güneş batıyor yine acımasız
Tağut pusu kurarken her bir sokakta
Sen çok küçüktün oğul!
Tüm dünyanın görmezlikten geldiği
Savaşlar veriliyordu, yalnız ve içten
Akşamların gamlı iniltilerle eridiği
Toz, duman, kan ve bombalarda
Sen çok küçüktün oğul!
Hoyrat rüzgar saçlarını dağıtırken
Aşılmaz duvarlar örüldü başa
Bizi birbirimize düşman eden
Bu tohum cemre gibi düşerken toprağa
Sen çok küçüktün oğul!
Sakın ha, şen gönlünüz kırılmasın!
Kendiliğinden kurtulur bu dünya
Sıcak yataklarınız taput olmasın
Terör bileti kesilirken İslam'a
Sen çok küçüktün oğul!
Ey oğul! Sözünü senet bilesin
Dostunu, düşmanını iyi bilesin
Kur'an-ı yaşamayı yemin bilesin
Sıhhati devlet, boş vakti kılıç bilesin
Hedefin büyük, sen çok küçüksün oğul!
Kayıt Tarihi : 10.6.2006 02:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!