sen BULUTSUZ bir sabahsın

sen,bulutsuz bir sabahsın,bizim sokağa uğramayan..
ışığın başka çatıları aydınlatır,
güneşin hep başka tepelere doğar,
her sabah yeniden,
cömertçe sunarsın kokunu odalara,
ve her akşam,döneceğini bilmenin rahatlığıyla,
gölgen bekler duvarın da.....
senin ayak izin mavi'den geçmez,
hiç bir sokağın mavi'ye çıkmaz,
olsa olsa,iyimser bir düştür çünki,
gerçeğin koyu grisinde,
yok sayarsın tüm mavi'leri.....

ben se,simsiyah bir geceyim,
kokunun yasaklandığı odalar da..
sen biterken ben başlar,
ben yiterken sen doğarsın...
bir türlü denk getiremem,
gece karası gözlerini,gece karanlığıma.....

milyonların içinde,
iki minik noktayız seninle,
ansızın çarpan birbirine....
bir anlamı olmalı,
gözlerinde dağılıp gidişimin,
bir nefesten ibaret se yaşamak dediğin,
bir anlamı olmalı,
senin için durmadan iç çekişlerimin....
sana,seni çoğaltacak bir sevda sunuyorum..
tut ki derin bir nefesim...al beni.....

yaşanmamış günlerin korkaklığına
sürgün etme sevdamızı...
çığlık çığlığa gelip duruyorum gözlerin de,
hayat,kıyılarıma vurdukça umarsız,
bastığın yerlere saklıyorum gölgemi..
sus ları,es leri göm derinlere..
yarım kalmışlığından ağlamaklı,
kimsesiz bir türküyüm..söyle beni...

gün gelir,
yabancı kolların hoyratlığın da,
yuvasından düşmüş yavru kuş gibi,
hırpalanır, titrer yüreğin..
kurtulurum sanırsın, oysa,
unutulmuşluğun hüznü,
ana kokusu gibi,siner her yanına...
ellerin,yüreğin,çığlığın üşür,
ayrılığın ayazıyla sınama bizi,
sensizlik mevsimindeyim,
dört bir yanım zemheri....
yollarına bahar ektim...gel...bul beni...

(Mart,2003-Bursa)