Sen bu dağlarda yaşamamışsın ki gülüm
Tarih yazmışsın kendi dalında bilmeden
Ekip biçerken mahsulünü tarlada. zamanında
Yada bir tomruk dağında, manda arkasında
Bir buzağının doğumuyla şenlenen yuvan
Yeniden yeşerir demek yaşam sevinci
Savrulan yaba ucunda mahsulün rüzgara doğru
Buğday tanelerini ayırırken samandan yabandan
Bir yaz akşamı arınmış iken günlük işlerden
Sofrada yemek sedirde uzanıp dinlenme zamanı
Gelmemişse cüğmenin anası öküzünün dalı
Arama zamanı dağlarda ah o yorgunluk
Beklerken tarlada mısırını beşikteki bebeğini
Bir yandan maden ocağındaki işçinin elbiseleri
Söküğünü iliğini dikip hazır etmen ay başına
Beklerken sıranın sana gelmesini değirmende
Tarlandan taşıdığın mısırın çalı sırtlarında
Bir akşamda ayrılışı kaşalağından imece usulüyle
Sırıklara dizdiği inci gibi tavan direkleri arasına
Suyunu getirişi dağlardan ark ile çörte ile yazılara
Sen bu dağlarda yaşamamışsın ki gülüm
Birkaç hektarlık yaşam alanından taşmadan dışarıya
Ekmeğini pişirirken fırınında nişastasını ezerken havuzda
Tiz sesiyle okuyan hatip in amin derken dualarına
Mancarsa mancar çorbaysa çorba sofralarda
Kurulsa da farksızdı ayrı ayrı evlerin odalarında
Övünmeler imiz şöyleydi onun yemekleri yavandır
Bizse kaşık vurmayız yağsız çorbalara vallaha
12/ocak/2016 Zonguldak
Muharrem AkmanKayıt Tarihi : 12.1.2016 22:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!