Sen bende var oldukça kanatlanıp uçmak istiyorum, dört duvar arasına kapatılsam da. Türkü söyleyip oynaşan insan sürüleri arasına karışırım, eğlencenin dibine vurarak. Dudağımda adından iz, kurumuş toprağın suyu araması gibi beklerim seni. Hayat en bilindik yalanlarıyla alev alev üzerime gelse bile, senin gücünle söndürürüm avuçlarımın arasında.
Bir kadeh sessizlikle doldururum anılar arasındaki nefes alışlarımı. Sen atlas yorganlara sarılmış sefanı sürerken evrenin bir köşesinde, ben bendeki varlığınla savrulurum en koyu fırtınalara. Üşümüş parmak uçlarım senin dokunuşunla ısınır.
Aşırı sevgiden doğan içkinin sarhoşluğunda silahı elinden alınan savaşçı gibi kalsam da, korkularımı senin gözlerin engeller. Ben olurum senin yarı ışıltılı görümünde, düşlerin gerçekliğinde yaşarım. Her adımımda biraz daha sen olarak yürürüm acımasızlığın sevgisizliğin volta aldığı şehirde.
Senli günlerin özlemiyle, yürüdüğüm yol yol değil, sanki bataklıklarda dalıp dalıp çıkıyorum. Bütün özgürlüklerim senin olsun, senin olsun senli günlerim. Bırak sensizliğini ben çekerim, derinliği belirsiz sularda vurgunları yaşayayım. Dağınıklıklar içindeki bütünlüğü derinleşirken yüzeye yayılsın duygularım.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış