Sen bende var oldukça kanatlanıp uçmak istiyorum, dört duvar arasına kapatılsam da. Türkü söyleyip oynaşan insan sürüleri arasına karışırım, eğlencenin dibine vurarak. Dudağımda adından iz, kurumuş toprağın suyu araması gibi beklerim seni. Hayat en bilindik yalanlarıyla alev alev üzerime gelse bile, senin gücünle söndürürüm avuçlarımın arasında.
Bir kadeh sessizlikle doldururum anılar arasındaki nefes alışlarımı. Sen atlas yorganlara sarılmış sefanı sürerken evrenin bir köşesinde, ben bendeki varlığınla savrulurum en koyu fırtınalara. Üşümüş parmak uçlarım senin dokunuşunla ısınır.
Aşırı sevgiden doğan içkinin sarhoşluğunda silahı elinden alınan savaşçı gibi kalsam da, korkularımı senin gözlerin engeller. Ben olurum senin yarı ışıltılı görümünde, düşlerin gerçekliğinde yaşarım. Her adımımda biraz daha sen olarak yürürüm acımasızlığın sevgisizliğin volta aldığı şehirde.
Senli günlerin özlemiyle, yürüdüğüm yol yol değil, sanki bataklıklarda dalıp dalıp çıkıyorum. Bütün özgürlüklerim senin olsun, senin olsun senli günlerim. Bırak sensizliğini ben çekerim, derinliği belirsiz sularda vurgunları yaşayayım. Dağınıklıklar içindeki bütünlüğü derinleşirken yüzeye yayılsın duygularım.
Sen bilme bunları, gücün tükenişliğinde yaşanan nefes darlıklarını, görmenin geçici kıvancı içinde yerde yuvarlanmaları. Zemheri ayazında ki titremeleri, güz rüzgârlarında oradan oraya savrulmalarımı bilme. Kapat gözlerini ruhumun derin yaralarını görme, kaybolan nefeslerdeki sözcüklerimi n haykırışlarını duyma. Güvenin kelepçelerinin kırıldığı günlerin acısında yandığımı hissetme. Bendeki sevdanın büyüklüğünü görmek için bırak yüreğin gözlerini açsın. Bırak gözlerin derinlerdeki yaraları görsün ama sen bilme.
Sevda tohumlarını ektim yüreğinin en bakir yerlerine saflığın çıplaklığında gördüğüm duygularımı. Yürek suyu ile suladım büyümesi, boy verip gelişmesi için. Gözlerimin sahrasına yağan yağmurları biriktirdim kıraç toprakların suyu beklemesi gibiydi senin gelişlerindeki ruhumun sevinci. Dağınıklıklar içindeki bütünlüğü, görmenin geçici kıvancı altındaki yuvarlanmaları yaşatıyordu senli hayaller bile.
Bardağım dolu masam boş gitmeler sana hüzün bana kalsın. Şimdi hayatın en bilindik yalanlarını bir bir sana anlatmayacağım sen zaten bunlarla yaşayanlardansın. Gözyaşlarımla suladığım yürek bahçemde büyüyen sevdada ağlayan ben, meraklanan yine bendim. Seni en çok özleyende bendim, senin için yarınların umudunu büyütende bendim. Tüm yaşananları inkâr eden ve umutları körelten bu sevgiyi yok sayan sendin.
Hayatımın en güzel anlarını karanlık kâbuslara çevirdin. Her yalancı gülüşün ardından sen çıkıyorsun. Sığındığım her limanda senden izlerle karşılaşıyorum, ihanetin ve sevgisizliğin izleri. Sahte gözyaşlarının doldurduğu göz çukurları ve onlardan arta kalan yalancı tebessümler. Dudak kenarındaki hüzünlerime hiç biri ilaç olmuyordu. Bir martı kadar hüzünlü bir martı kadar özgürüm demiştim bir arkadaşıma. ‘’Hüznünü anlarım ama martının özgürlüğü bulunduğu liman kadardır’’ demişti. İşte o zaman anladım ki evet ben uzaklarda kaybolduğumu zannederken hala senin kıyılarındaki denizlerde dolanıyordum.
Gururunu bıraktığın yüreğim hala senli günlerin esaretinde büyüyor hala, senli günlerden koptum derken vazgeçilmezliğim olarak karşıma çıkıyorsun. Kaçıp kurtulmak istedikçe ayağından ökselenmiş kuş misali senin çevrende dolanmaları yaşıyorum. Uzunluğu, senin sınırlarından uzağa izin vermeyecek kadar, senden uzaklaştıkça tekrardan sana doğru çekiliyorum.
Aslında demirleyeceğim yer burası değil. Tüketilmiş ömrümü tekerlekli sandalyeye oturtup, hayatın ardındaki sinsi sevdalara çelme takmalıydım. Kopartmalıydım sevmenin çaresizlikleriyle düğümlenmiş zamanların bağlı çarklarını.
Yalanlardan, riyalardan uzak, sevgiye ömür adayan çocuk ruhumu bulmaya gidiyorum, senden kalan kırıntılarla. Sevgiye inanmışlıkla dolu bir yürek ve benim kırıklıklarımı, döküntülerimi toparlayacak bir sevda bulmaya gidiyorum… Yalnızlığımı avuçlarıma alarak..
22.07.2012
Fatma Avcı 2Kayıt Tarihi : 24.7.2012 13:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Fatma Avcı 2](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/07/24/sen-bende-var-oldukca-2.jpg)
(Prenspolat Tek)
Engelsiz bir bakış sonrası dalgaların üst köpüklerine doğru açılan kollarımın sana tutunduğu düşüncesi son ümitti bu…
Yağmur sonrası düşen sessizlikti sanki yüreğimin çırpınışları ile yaralarımın sarılması umudu…
Belki de kayıplıklarda başıboş bir arayış ertesiydi dağılan hislerimin savruluşu…
Biliyordum sana tutunduğumu düşüncemde olsa bile, biliyordun çünkü sana tutunmak istediğimi, biliyordun çünkü bakışlarımdaki anlamın bu arzularda olduğunu, ıssızlığımın yüreğimdeki yırtılmaları ile sana doğru kulaç atışımın son dermanı sendin…
Biliyordum ki tüm dermansızlığımda sen varlığı gücümdü… Oysa asıl güç sevgideydi ve ben bu sevgi ağırlığı ile dibe dala dala tutunma arzularım sendin, hele aylardan Ağustos’sa…
Bu işte, bu sakıncalı hayat… Kısıtlı ve de geçmişe bağımlı, unutulmazlığın ardına sığınılmış yarım yamalak bir hayat… Bazen insan kendini bağışlayamıyor, bazen de sevgi denilen tutsaklıkla hataların içindeki kıvranışları bağışlayamıyor…
Kendi kendine bağımlılık bu, kendince dışlanmışlık hisleri bu, beklenen neydi, dönüşüm noktası neresiydi, belki de beklenen kendini buluştu, kabullenişti, dışlanmışlıktan kurtuluştu belki de beyin diplerinde dolanan…
Kahredici terk edilmişlikleri düşündükçe anılarda sörf yapmak artık bir vebaldi belki de… Zorluyoruz kendimizi, neyimiz varsa ortaya koyarak bu kahredici zaman boşluğundan koşmakla, ayrılış bedellerini ödeyerek, her şeyi terk ve de feda ederek yavaşlatıyoruz hayatımızı. Artık kimsenin omrunda olmadığı sevgimizden kopuşları arayışlardaki zavallılaşmalarımıza gülmekten başka yapacak tek şeyimiz kalmamışçasına kabullenişe geçiriyoruz yüreğimizi, af edilemez düşünceler sonrası kendimizi kendimizden af dileterek hayatın son seçeneği olan an zamanlarını kullanıyoruz…
Mustafa Yılmaz
ant+10
Kendisiyle dolu bir yüreğin içinde çaşkalanan, çırpınan bir sevdanın figanı gibi...
Ne var ki, şu final cümleleri, (eğer gerçekse) , çrpunan o
sevginin karaya ulaşacağını gösterdi bana:
'Yalanlardan, riyalardan uzak, sevgiye ömür adayan çocuk ruhumu bulmaya gidiyorum, senden kalan kırıntılarla. Sevgiye inanmışlıkla dolu bir yürek ve benim kırıklıklarımı, döküntülerimi toparlayacak bir sevda bulmaya gidiyorum… Yalnızlığımı avuçlarıma alarak.. '
Umarım, bu cümleler gerçek duyguyu yansıtmaktadır.
Güzel yazınızı ve sizi gönülden kutluyorum Fatma Hanım,
Sevgimle, saygımla,
Ünal Beşkese
TÜM YORUMLAR (11)