Otlar kuru ağaçlar çıplak
Rutubetsiz, taşlaşmış toprak
Bir de, eski coşkusunu kaybetmiş ırmak
Ormanlar ölüm sessizliğine bürülü
Ne bir böcek uğultusu
Ne de bir, çiçek kokusu
Sevemedim bir türlü
Göz bebekleri uykusuz geceler gibi kara
Hasret kokan, sümbülü...
Gündüzler güneşsiz,
Geceler yıldızsız
Ay desen ışıksız
Fâni olan şeyler ne acımasız
Doğruları söylemez
Sentetik bir zamanın, suni ışıkları altında
Baktığın her gölge
Geçitleri yamyamların tuttuğu gecelerde
Akbabaların aman bilmez gagası
Kan fışkırtır merhametsiz yüzlere...
Kin ve nefret gibi şeylerden kurulmuş bir sığınak
Farklı mı?
Suda eriyip giden ipek kozasından
Ya da
Çer çöple kurulmuş kuş yuvasından
Yine de
Sahte vakitler içinde
Rehin kalmış çaresizliğe
Küskün
Her şeye, herkese düşman, ruhum
Öfkelerim var tükenmek bilmeyen
Sen bende yokken
Durmadan, demlenip tazelenen....
Enkaz olup patlamış, bu yıla toplanmış
Asırların hüznü
Gözyaşı olup dökülmeden
Çözülür mü?
Merhametin is tutmuş yüzü...
Kışla birlikte
Yeryüzüne değil
Yüreğime çökmüş sanki ölüm
Bu boğucu sis ve duman içinde
Daha mezara girmeden ölüyüm
Ela gözlüm
Seccadenin hilali kıskandıran dudakları
Öperken senin alnını
Şeytana esir, nefse köle duygular
Çile gömleğime yeni ilmekler ekler...
Erken kalkıp baktığım ayna yalan
Adam sandığımın içinde yatan
Çıngıraklı yılan
Bilemezsin
Ne usta çalgıcıdır o şeytan
Sen bende değilken
Ne nağmeler çıkarır kavalından
11.04.2008
Fatih Sultan ÇelikKayıt Tarihi : 23.4.2008 12:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.