SEN BEN VE İSTANBUL.
Terk ettiğin bu şehir, sanki bana mı, kaldı,
Dipsiz kuyular gibi, içime korku saldı,
Hani, sence İstanbul, efsaneydi masaldı,
Beni yok say, sil amma, O sevdiğin İstanbul
Sen gideli sarsıldı, çöküyor usul usul.
Köprüler ışıl ışıl, bir iz ararcasına,
Gemiler bir telaşlı, demir tararcasına,
Martılar çığlık çığlık, seni sorarcasına,
Yokluğundan çıldıran alevlenen İstanbul,
Beni de, kendi gibi, yakıyor usul usul.
Anımızdan izler var, dokunsam hangi taşa,
Sabretmek set çekmiyor gönlümdeki telaşa,
Her bahar, kara kışı, yaşıyorken baş başa,
Çok sevdiğin bu şehir, bu güzelim İstanbul,
Göz yaşını içine, döküyor usul usul.
Ben kendimden vazgeçtim, alma beni kaleme
Boran sonu bir selden ne geçecek elime,
Ne zaman senden yana, etsem iki kelime,
Göz bebeğim dediğin, terk ettiğin İstanbul,
Sabahlara kör-kütük çıkıyor usul usul.
Ayın ondördü olmuş, hani mehtap nerede,
Ölüm sessizliği var, sanki, her pencerede,
Dön de, bir bak, arkana, ne bıraktın geride,
Sana hasret bir kalple, kanka olan İstanbul,
Ümitsizce yollara, bakıyor usul usul.
Hangi semtine gitsem, Levent mi, Etiler mi,
O boğaz manzaralı, mehtaplı tepeler mi,
Ben ne cevap veririm, O nerde dediler mi,
Ağlamaklı ve sessiz, sensiz kalan İstanbul,
Beni de, bir boşluğa, çekiyor usul usul…
İst. 14 / Ekim / 2002
Ziya GökmenoğluKayıt Tarihi : 27.6.2015 20:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!