O tertemiz sevdaları,Kar beyazı aşkları.
Sevda da sebatı,Sebatta ki var olan huzuru;
Sen anlat Erzurum, ben anlatınca gülüyorlar...
Nasıl olurmuş hele anlat;
Bir ant'a ömür biçmek,
Verilen sözden ölüm olsa dönmemek,
Dostların hatasına karanlık,
Düşmanın mertliğine gün gibi aydınlık olduğumuzu.
Mesela senin verdiğin cefandan bile
Nasıl mutluluk duyduğumuzu anlat..
Sen anlat be Erzurum, ben anlatınca sarhoşum sanıyorlar....
Hiç tanımadığından bile selamsız geçilmediğini,
Az dara düşsen herkesin yetiştiğini,
Ne kadar kederli olursan ol üzülemediğini,
Üzülmek için fırsatı dostların vermediğini...
Paylaşmanın o muhteşem zenginliğini,
O buz gibi zemheri gecelerine inat,
Sımsıcak sevgilerin filizlendiğini,
Hiç bir şeyin olmasa bile sırf senin varlığına ömürler biçen
Senin için aşk-ı divaneye dönen,
Dadaşlarının mertliğini,
"sen gül Erzurum, yeter ki sen gül ben ölürüm"
Diyebilecek kadar cömert yiğitlerini
Sen anlat be Erzurum, ben anlatınca inanmıyorlar....
Senin sevdandan şaire döndüm,
Katr-ı zehir sevdanı şerbet niyetine içtim,
Ben seni sen gibi anlattım,
Hiç eklemedim süslemedim vallahi betimlemedim,
Çırılçıplak neyin varsa onu dedim.
Güldüler, bana hayalperest dediler,
Bana ne ithamlar ettiler,
Sen söyle Allah aşkına;
Sen anlat be Erzurum, ben anlatınca anlamıyorlar....
(kızıloğlu)
Kayıt Tarihi : 23.4.2013 22:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!