Hangi kara günümde ak mendilim oldun da
Silmiş gibi gözümden yaşlarımı, övünme.
İnsan fani, dünya boş, sen kimlere kaldın da,
Eteğinden topla bir taşlarımı, dövünme...
Söz vermediysen madem, neden bu pişmanlığın,
Yolma beyhude yere saçlarını, avunma,
Vefasızlığın neden, kimedir düşmanlığın,
Rabbim bile affetmez suçlarını, savunma...
Kaç gönülde izi var, hiç olmayan sevdanın,
Herkes bulur dengini, üzerine alınma,
Gönlümün de gözü var, yok tutarlı bir yanın,
Giymişsin beyaz örtü, gelin gibi salınma...
Bu kadar mı tez kokar insan oğlunun eti,
Midem hassastır benim, kaybolup git, bilinme,
Baştan belli olmuyor hiç kimsenin niyeti,
Has altın iğne olsan, git, yakama ilinme...
İffetini de aşmış paranın cazibesi,
Sevgi yağmuru olsan, avuçlarıma inme,
Kalmamış gözlerinin benle olan neş'esi,
Sırça sarayda kalsan, yüzün gülmez, sevinme...
Şu ömür saatimde sen akrep, ben yelkovan,
Gönüden sevenlere yeter ekmekle soğan,
Sen gibi akrep olur senin karnından doğän,
Cennet kokusu olsan, sen üzerime sinme...
Nail Usta.
02.01.2017 Balat/İstanbul
Kayıt Tarihi : 2.1.2017 02:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirin hikayesi birazcık hazin... Bir zamanlar benimle seviyorum deyip de oynamış olan bir yürek hırsızıdır baş kahramanı... Ardından şanssız bir olay sonucu 3 yıla yakın Silivri cezaevinde yattığım esnada, sırf para için, bedenini ve ruhunu satarak, babasından bile yaşlı biriyle evlenen bir zalimi resmettim... Helal etmiyorum yürek hakkımı, şiirim değil ahımdır yazdıklarım...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!