Sen kırk yılda bir gibisin.
Sen içimdeki çocuğun sessiz çığlığı,
Sen içimdeki yaşlı adamın yalnızlığındaki görünmeyen yüzsün.
Sen yazılmamış ve ve belkide hiç yazılmayacak alın yazımsın,
Ve hiç yaşayamayacağım ikinci hayatımsın.
Sen ilksin...
İlk aşık olduğum, ilk çıktığım, ilk üzüldüğüm değilsin
Ama sadece ilksin.
İlk değil geceler boyu düşünmem ve dalmam boş tavana
Ama sadece ilksin.
Kimsin?
Nerden geldin ve nereye gidiyorsun bilmiyorum,
Ama biliyorum 'Gideceksin'.
Yüzüne baktığım zaman gördüklerimi bağırmak istiyorum
Ama korkuyorum bir daha görememekten.
Ve susuyorum...
Bu ben değilim aslında
Korkan, susan.
Kimbilir belkide bu senin hayat boyu üzerinde çalıştığın,
Usta hareketlerle şekil verdiğin,
Ruhunun bir kısmını üzerine üflediğin,
Ve bana verdiğin bir sanat eseri.
Sen en az ortak özelliği olanımsın,
Sen en küçüğüsün hayatımın
Ve en büyüğü kalbimin.
Kalabalıkta ki yalnızlığım,
Gürültünün ortasındaki sessizliğim,
Unutmadığım birkaç isimden biri,
Ve sen ilk sustuğumsun.
Sen, hep hayalini kurduğum
Kimselerin ve benim de bilmediğim o yerde
Denize bakan ağaçların arasındaki ahşap evimin önünde
Yakamozu seyreden kişisin...
Sen ilk yazdığım değil
İlk sakladığım şiirsin.
Sen bu kokuşmuş dünyada yıllardır aradığım ve geç bulduğum
Masum çocuk yüzüsün.
Uzağımdaki yakınım, yakınımdaki uzağımsın.
En yakınında olmak istediğim ama en uzağında olmam gerekensin.
Ve sen hayatımın ilk ikibuçuğusun...
16 Mayıs 1999 - Ankara
Musa ÖzgünKayıt Tarihi : 30.5.2000 15:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)