Çamlıklar altındaki çığlıklar
Üstü dünyaya kalan sevinçler
Kainat dolusu çiçekler ve sümbüller
Ne ütopyadır ki içinde sen
Ellerinde tırpanlar ve dikenler
Yazdan kalma toz tutmuş anılar
Ecel gibi ruhumu kovalarlar
Mum içinde gülüşler ve ışıklar
Ne yangın ki alev alevsin sen
Dudaklarında ateşler ve öpüşler
Bir yol ki üstü dağlar ve denizler
Sırtıma yüklenmiş binbir hüzünler
İsyanıma tezgah kurulmuş darbeler
Ne kaderdir ki yazılmışsın sen
Önümde seller, bozgunlar ve depremler
Asma bahçem içi kara üzümler
Seninle süslenmiş nice ezgiler
Hazzın en doruğuna ulaşan çileler
Ne günahtır ki sevilmişsin sen
Eksik olmasın sevinçler ve hüzünler
Bir gizli sandık ki içi dolu sırlar
Göğün rengine bürünmüş yıldızlar
Çolpana perestiş kalan insanlar
Ne yüce ki bir katre gülsün sen
Hasret sana yağmurlar ve kelebekler
Çay içinde terse yüzen mahiler
Bilmeden ab-ı hayatı yüzerler
Beraberce alınıp verilen nefesler
Ne hikmet ki keşfe açıksın sen
Avucunda saklı tutkular ve şehvetler
Geceleri süsleyen yataklar ve yanaklar
Galatadan bu yanı dolanmış ayaklar
Kapansam fayda etmeyen suratlar
Ne çehre ki İstanbul musun sen
İçinde taşkın limanlar ve kubbeler
Bu son seda ki ruhumda birikenler
Ölümlerden sonra bile bitmeyecekler
Yalnız kaybedelinlere yazılır şiirler
Ne varsın ne yoksun neredesin sen
Ömür dolusu özler seni bekleyenler
Kayıt Tarihi : 14.7.2019 20:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!