Yorgun bir günün ardından içilen,
Bir fincan kahve gibisin.
Sıcak bir öğleden sonra,
Serinleten imbat gibisin.
Uzun açlıkların adından yenen
bir lokma ekmek gibisin.
Bazen bozbulanık akıp
bendini yıkan nehir gibisin.
Yeşili, moru sarısıyla
Doyumsuz bahar gibisin.
Bazen;
Namazı abdestsiz kılan
Beynamaz gibisin.
Sen, dinmeyen fırtınam
Sen;
İçimde kanayan yara gibisin...
Kayıt Tarihi : 29.7.2010 01:25:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Birgül Kızılkaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/07/29/sen-2412.jpg)
Sen..
Kumruların kör kütük sevdasının,
Cilvelerini kıskandığım,
Her fidanın dallarında yeşeren,
Ruhum ve umutlarımsın.
Sen..
Ayazında içimi titreten kışım olduğun gibi
Canı gönülden tırmanmaya çalıştığım buzlu dağımsın.
halil müftüoğlu
TÜM YORUMLAR (3)