İlahi aşk ile tutuşan gönüller,
Biri Şems idi biri Mevlana.
Işığın etrafında iki pervane,
Biri Şems idi biri Mevlana.
Patlayan bir volkan ki aşmış bendini,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
bu şiirinizi grubumda paylaşmak istiyorum sibel hanım selam ve dua ile,
Sibel hanım öyle güzel resmetmişsiniz ki şiirinizde Hz mevlanayı imrenmemek elde değil.Yüreğinizden damlayan yüce duygularla gözlerimizde bir hoş oldu.Bize böylesine güzel bir şiir okuttuğunuz için size çok teşekkürler.Ant+10 puan sayfanızda.Alkışlarla.
OKUNASI BU DEĞERLİ ÇALIŞMANIZI TAM PUANLA TEBRİK EDİYORUM.KALEMİNİZ DAİM OLSUN. SELAM VE DUA İLE.
Kutlarım değerli şair saygı ve selamlarımla
Ben de kuyluyorum değerli şairi ve bu güzel şiiri.Bu
şiir,ilgi duymadan, bilgi edinmeden yazılmayacak cinsten.İlgi duymanız açısından da tebrikler Sibel
Hanım,saygılarımla,
Ünal Beşkese
Sibel Hanım...Derler ki...Şems ki Mevlana’yı Mevlana yapandır. Şems ile karşılaşıncaya kadar Mevlana bir alimdir. Konya’nın sevgilisi, olgun ve makul baş müderrisi. Aklın ve onun çocuğu olan bilimin dairesi içinde dolşan mantıklı bir İslam aliminden bir cezbe adamı çıkran Şems’tir... Mevlana, Şems’in aynasında gördüğü kendi eşsiz güzelliğine aşık oldu...Mevlana’nın Şems’e karşı olan sevgisi, Allah’a olan aşkının ölçüsüdür... Şems, Mevlana’yı ateşledi, ama karşısında öyle bir volkan tutuştu ki, alevleri içinde kendi de yandı...Şems ile Mevlana üzerine söz tükenmez.
Şems İle Mevlana bu kadarmı güzel anlatılır...Bu güzel duyguları taşıyan yüreğinize saygı, kaleminize selam olsun...Lamia CANAY...
Öyle bir püskürdü savruldu ateşi,
Yaktı gönülleri,yandı Mevlana.
Bu azametli konuda yazdığın için sağol...
Mustafa Yılmaz
Gitti Şems gitti de nereye gitti?,
Nasıl da gitti Şems'ti ondan gitti,
Asasını heybesini aldı da gitti,
Diyar-ı masivaya bizi bıraktı gitti.
Ayna nın arkasında ki sır ve o akis bizlerin anlayamadığımız baktığımız fakat göremediğimiz.Çok güzel anlatmışsınız ne deriz tebrik ederiz vesselam.
Abdülkadir Kalay
Hak Teala katında iki kutlu ruh,
Biri Şems idi biri Mevlana.
Anlamli güzel bir siir, Hz Mevlana ve hocasi Şems-i Tebrizi'yi güzel ifade etmissiniz...Kutluyorum bu basarili calismanizi Sibel hanim, Selam ve dualarimla...
SEVDANIZ VE KALEMİNİZ DAİM OLSUN.SELAM VE DUA İLE.
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta