Denizcilerin yardımcısı Poseidon,
Amazon avcı Euryale’den doğma,
Orion’u seyrettim dün gece,
Sonra girdi düşlerime.
Üç yıldızlı kemerin, kristal ok ve yayınla,
Kahvaltı hazırlamak isterdim sana,
Beyaz peynir, yeşil zeytin, kızarmış ekmek,
Biraz da sevgim kıvamında olan pekmez.
Sonra da çay, kalbim kadar sıcak.
Sen öğrettin bana uçmayı,
Karşılıksız sevmeyi,
Kırılırsam göz yaşımı tutmayı,
Ellerinin sıcaklığında yanmayı,
Gözlerinde kör olmayı.
Hoş geldin mavi dünyamıza,
Şansın ve bahtın açık olsun.
Baharda nasıl yeşillenirse dallar,
Sonbaharda kararırsa yapraklar,
Hayat da aynen akar doğa gibi.
Turkuaz gözlerin,
İçimi yakan gülüşün,
Ve yüreğimde fırtınalar yaratan sesin,
Hepsi ama hepsi sahteymiş.
Gerçeklerini bilmek ne kadar güzel,
Bilemezdim geleceğini,
Gri bir akşamda saçların yıldızlı,
Gözlerin ışıltılı,
Kırmızı hırkan tan yeri.
Sesin çekingendi:
Hayat bazen;
İş çıkışı iki bardak bira içmek,
Vefat eden birisini sevgiyle anmak,
Kazayla değen iki elin heyecanı,
Söyleyecek binlerce sözün olduğu halde susmak,
Dostunu saatlerce dinlemek,
Şimşek çakıp gök gürlese de,
Kimse seni anlamasa da,
Sesin soluğun kesilse de,
Korkma bir tanem yanındayım.
Olsun varsın hayat zor,
Ne bir kâbus, ne de aklın korkutmasın seni,
Rüzgârın şarkılarını eksik etmediği Midilli’de,
Sipahi Yakup’tan doğma dört kardeştiler,
İshak, Oruç, Hızır ve İlyas.
Yosun ve rüzgâr koklayarak,
Yelken hisa ederek,
Âşık oldular deryaya,
Gelirsin eve,
Canın sıkkın öyle veya böyle,
Üstüne telefon gelir bir de,
“Sen dedin öyle, böyle”
Sen anlamamışsan şahsımı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!