Bitmiş yaşantıların sonlarında
Tesadüfler buluşturdu bizi.
Birimiz virane,
Birimiz faili meçhul bir cinayettik
Papatyalardan oluşan taçlar
Ne sevmesini bildi bu gönül, nede vermesini.
Öyle sevmiş ağacı,
Öyle okşamış yağmurları…
Teni değince toprağa,
Anlamış acıyla yoğrulduğunu,
Dokunmayın yüreğime
Yozlaşmış bir şehri andırır.
Yürek ki acı
Yürek ki sersefil
Yüreğimin her köşesi mayın dolu
İçime bir haykırış gibi girdin
Yoksul bir kalple geri gittin
Ellerin ruhumu bir çırpıda sarmışken
Yaprakların gözlerimi, kulaklarımı kapatmıştı
Sarmaşık misali sarmıştın bedenimin her köşesini
Ümitle bakıyordum
Hayat deniz kumları gibi
Ayaklarımın altından akıp gidiyor
Denizin tuzlu suyu bedenime değdikçe
İçimdeki sevgi köpükleniyor
Biliyor musun
Yaşamak ne senin bildiğin gibi basit
Nede tutunacağın dal kadar sakat.
Bir yalnızlık türküsü gibi şarkısını söylerken hayat
Bizde eşlik etmekle yetinen vokal oluruz
Hayat şarkıyı tekrarlamadan devam ederken
Şimdi sen hangi rüya iklimiyle meşgul ediyorsundur düşlerini?
Oysa bir çift derinliğin içinden durmadan geçiyorsun
Uçsuz mavilikte bir sandalın bile olmaksızın.
Rüyalarda iklimin fırtınalı halini yaşadıktan sonra,
Düşlerimde rüyaları bitireli uzun zaman oldu.
Varlığın yokluğunun ertesi günü
Duygular uçurum kenarında
Sözler buz tutmuş
Yeminler küsmeye hazır
Bekliyor bir yolun ortasında
Faşist bir dünyada sevgiyi çizmek isterdim
Seninle birlikte haritalara
Dünyanın en büyük ölçeğini kullanırdım senin yanında
Biliyorum hiçbir yere sığmazdı bu harita
Sonra öğretmek isterdim sevgiyi konu işler gibi insanlara
Kimsesiz bir ağaca tırmanmaya çalıştım defalarca
Tutunduğum dallar kırıldı.
Söylediğim sözler doğru olup, meyveleri başımı yardı.
O ağaca yaşam kaynağım dedim
Onu ben sevdim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!