Bir kahkaha patlattım,kimseler duymadı.
Astım yüzümü mahkeme duvarına,dostlar suçladı.
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Yoksa aynalar mı paramparça?
Kaybetmişim içimdeki çocuğu,
Bulunca sevince boğup, öldürmüşüm.
Önce terketmişim kendimi
Sonra gidememişim benden öteye
Ben kimse olmak istemedim,
Herkesi güldürebileceğimi zannederdim
İlk kendimi teselli etmek oldu, derdim.
Çabuk büyümek istedim,
Hayat, hep benden önde gitti
Sustum bende, susmalarımı yazmaya başladım
Uçurtmamın ipi kopmuştu bir kere,
Ben fazlayım bu şehre,
Kestane kokulu istiklâl,
İnsanlarla dolu yalnız sokaklar.
İnsanların olmadığı kalabalık sokaklar.
Neden bu şehri sevmiyorum biliyor musun?
Sırf bana seni hatırlatıyor diye!
Yarım ayın keskin yüzü kanatıyor tenimi,
Kanı geceye karışıyor zifiri karanlığın
Suyun durgunluğu saflığını bozuyor,
Dilimin kurusu birkaç damla için tüy bitiriyor.
Ayaklarımı ateş aldığında alnım kartlaşır,
Oturmuşum bir başıma..
Yalnızlığıma, Orhan Veli dinletiyorum
Oysa ne çok özlemişim çocukluğumu
Ne çok izah edememişim kendimi..
Ahh şu yalnızlığım,
Pekte kalabalığım.
Ne zaman çatsam kaşlarımı hayata
Hüzün çalar geceden, koyar beni karanlıklara
Parmaklarımın arasından akar gider acı
'Keder' affetmez zamanla yarası olanı
Bize en yakın olanlar,
Bu gece ıslak sokaklar / kurumaya yüz tutmuş
Yalnızlar yine iş başında / hüzün kaplamış bu kenti,
Ak sakallı ay, bulutların ardında giz tutmuş
Suskunlar yine iş başında, keder kaplamış bu şehri.
Dışım, bir portre görüntüden ibaret
Sen sevgimi karınca kadar, küçük gördün
Bilmiyordun, yüküm kendimden ağırdı
Nasıl ki bir karınca yürümekten hiç yorulmaz
Sana gelirken hiç yorulmadım.
Nasıl mı sevdim?
Öleceğini bile bile sevdiğinin peşinden giden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!