17 Temmuz 2014'teki ilk şiirimden beri şiir ve düzyazı yazmaktayım. Halihazırda öğrenciyim ve üniversite sınavlarına hazırlanmaktayım.
Af buyurun henüz çok genç olduğum için bu kadar yazmak kabil oldu.
Düşkünüm ben, düşmüşüm ben
Bir kadın, tutmalı zayıf elimden
Kaldırmalı bu fena hâlimden
O davetkâr ve kıvrak elleriyle
Sesi kulağımda terennüm ederken
Sevdaya dair sözler eklemeli araya
'An'ların anîce 'anı' diye anımsanması...
Anıların anıtlarla donup kaskatılaşması...
Anıtların kanıtlara dönüşümü...
Kanıtlar da Anka kuşunun kanatları...
Bir kanadında bir kanı
Diğer kanadında kendi kanı
Islanıyorum zerre zerre
Üstüme yağan yemyeşil damlalar
Yeşerdi tohumlar evre evre
Ne kahverengi fırtınalar durdurabilir
Ne de kapkara umutlar
İçimde doğacak ahenge gebe aklım
O ses: ince ve hırıltılı bir soluk
Yüzüm daha bir ölgün ve soluk
Bir şeyler akıyor içimden oluk oluk
Kan mı? Hayır,büsbütün mutluluk!
Nedir alıp giden rüzgârdan beklediğin
Geceye bıraktım kendimi
El çektim karmaşadan
Kestim dilimi kıstım sesimi
Aklımda hayaller,durmadan
Bir âna hapsettim kendimi
Her uyanış yeniden bir doğum
Hayat tekâmülünün yeni bir evresi
Asıl pembe bulutları görmek gerek
Elbet fecir tiyatrosunun perdeleri açılır
Bir güneş doğar hayat sahnesine
İnsan,güç bela kurtardı gününü
Yorgun,argın ama hâlâ saygın
Bilmedi öbür günü ya da dünü
Dolaştı durdu etrafta yarı baygın
Duyguları sopsolgun,hayatı kupkuru
İçimde yükselen,sessiz bir çığlık
Kokusuz bir duman
Soluk ve kesik görüntüler
Aklım yeraltı metrosunun iki durağı arası gibi
Birkaç lamba yeni yeni aydınlatıyor ufkumu
Kendimi keşfettikçe bir bir beliriyor Lambalar,insanlar,duraklar
Dipdiri bir çığırtkan ses
Ağlamaklı da olsa ilk çığlık
'Savaşım'ın ayak sesleri
Bir fırtınadır ki koptu,geliyor
Durdurmak epey aptalca
Yatağını bulsun bu azgın ırmak
Hasta odası,doğum ve ölüm odası
Suskun saatlerin yeri
Umutlar doğar ve ölür orada
Ölüm kokusu siner her yere
Bıraktığı kapkara bir katmanla
İçimize oturur bu is kokuku sis
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!